Pazartesi, Aralık 29, 2014

Vakit Tamam


Özlemek vakti..
Çık gel gelemeyecek yerlerden, İmkansız geceler var, sabaha ulaşmayacak sandığım, oysa yıldızlar vefasız hep kaçar elimizden. Güneş kazanır daima..Alır yıldızları bağrına basar, bir dahaki geceye kadar.

Ruhlar en çok gece satılır insanat pazarında..Siyahtır bütün borsalar, kara çalar insana, el değmemiş fiyatları var bedenlerin. Ruhlar bedavaya gider; Ten alana ruh bedava..

Anlatamazsın, anlayınca sevmez kimse kimseyi, kediler bile anlamadan sever sahiplerini...Köpek gibi sadık olursun anlamayınca..Bir de özleyince..

Özlemek ok yarasıdır, uzaktan atılmış bir ok saplanır böğrüne...Korkma sevgiden ölmez kimse..!
Sevilmemek güvenlidir, kimse vurmaz seni, sevişmemek de..Günahların geçmez boyunu. Haram göğüsleri yoktur sevapların..Karam, şarap rengi dudaklar da toprağa düşer bir gün...Bâdedir beden, doyar toprak sana...

Bak ben gitmeden gözlerime, gör içinde yanmışları, sönmüşleri, kızıl lambalar yanıyor De Wallen sokağında Lut gelmiş geri, dut yemiş bülbül gibi...Moulin Rouge daha hızlı dönüyor belli...Islak adi buharlı film sokaklarında her gece bir cinayet işleniyor, insanlık geceleri ölüyor.

Sabah herşeyi siler mi? Akmış rimel, votkalı gömlek, kopuk düğme, yerdeki serseri, pişman fahişe...Hayat bu mu? Oysa sakin akar sabahları Bebek'te boğaz...O kuşlar masumdur; en çok bir balığın peşine düşerler..Doyunca ona da bakmazlar..Kuruturlar kanatlarını Haydarpaşa Mendireği'nde karabataklar..Yanlarında martılar, ağlayan sesleriyle, vapurlara selam dururlar. 

Özlemektir dünyayı çekilir yapan..
Özlemezsen hissetmezsin, saflık ne demekmiş bilemezsin.
Beyaz çarşaflar gibidir özlemek, atlas yorgan gibidir kırışsın istemezsin... 

Bir saat bir gün bir yıl bir ömür farketmez özlemenin kısası yoktur, hepsi aynı sızlatır içini..Zaman yoktur özlemek gezegeninde..

Gerçekten sevdiysen, duyduğun son cümlenin ne olduğunu asla hatırlamazsın, çünkü; duymak istememişsindir. Son olan hiçbirşey sevdaya yakışmaz zira !
Son bakışı yapan hep sevmeyendir.

Özlemek bir ses kadar yakın olmaktır. Duymasan da duyabileceğini bilmektir...
Herşey kaybolur ses kaybolmaz cihanda...ister sokakta ister bir taş plakta.

Görmesen de dinlersin....
İçine işler..
"İçli bir özleyişle bırak beni yanayım
Gözlerinde gördüğüm rüyama inanayım"


Ve sular Menekşelenir...Leylak pırıltılarla bahçeler gölgelenir..

Dönüp bakmazsın.


Cuma, Aralık 26, 2014

Rüzgarın hammadesi nedir?

Uçup gider yanımızdan, kaçırır bulutları semadan, koparır susuz yaprakları, devirir devri geçmiş ağaçları, dolanır saçlarına bazen ve getirir kokunu içime..


Sevginin hasılatıdır insan, kutsal bir dokunuşla gelir dünyaya, sevgi ile büyür, sevgi ile yaşayıp ölmesi gerekir...Piç bile olsa...Babasını bilmese de OL dendiği için olmuştur..Ve unutma kendi seçmemiştir piçliği...


Güzel şeylerden söz edelim, hep kaçalım usturanın keskin ağızından sakalını da keser başını da.. 

Evrende bir toz zerresinden küçük yer kaplayan kalbine bütün kainatı sevecek bir büyüklük bahşedilmiş...Kullan diye..

Vazgeçme leyladan ona varamadım diye, çöller biter, lakin yoktur sevginin hududu..kanma sen  bu dünyanın tatlı yüzüne güler sana takılıp düşünce ....


Ara sıra bak aynanın sırlı tarafına sırları keşfet, başkalarının haline gülme, ağlanacak haldeyken...

Güzel bak güzeli gör, kötüyü görmek marifet değil. Kalbini karartma asla, bir gün bir ışık yanar bir güneş daha doğar belki üstüne...bugün dün oluverir ve yarın bugün olduğunda dertlerin bitiverir..
Derdin varsa yaratılmışların içindedir dermanı da..

Mevlana' yı anlamak için Şems olmak gerekmez...Bürün sevgi örtünü, aç kalbini kâfi..Teslim olmaktır gerçek aşka, meyletmektir bu yolda harâbata...


Yanında mutlu olduğun insanlar varsa yanında ol...yâdında değil...

Altın olup elden ele gezme, sağlam dur demir gibi, sevenin kalbinde..

Hürmet et ki hürmet bulasın kapılardan...

Acını sev sorularının cevabı onun içinde gizli çünkü..

Kimsenin seni karanlığıyla boğmasına izin verme..Işık saç etrafına hapset karanlığı..

Cehennemin varlığında şüphe ediyorsan bak etrafına..sevgisizlerin kalbinde görürsün o amansız ateşi...yakar seni elini bile sürmeden...bazen bir sözü bazen bir bakışı yeter. Alev gibidir sevgisizliğin kanatları..
Yarım kalmaz bitmeyen eğer başlamamışsa, korkma !
Geleceğinin güzel olması için şu anın da güzel olması gerekiyor o halde fark et..İçindeki ışığın aksetsin sevgi duvarına.

Kapına geleni geri çevirme belki mutluluk getirmiştir sana..


Herkes iyidir kendine göre, herkes içinde el değmemiş bir aşk taşır, mesele çıkarmak onu içinden.. 

Dostum var diyorsan bir hançerlik yer ayır sırtında, bir gülün dikenini bekle avucunda..Ama dostunu yarı yolda bırakma..

Dost sohbetinin kokusu vardır her birinde farklıdır..Vazgeçme muhabbetten.

Öğütler unutulur sadece acıları hatırlarsın..


Yıllar geçer aklar basar başını, İçinde bitmeyen türküler vardır kimsenin bilmediği.

Unutulmamış şarkıları vardır herkesin hiç söylemediği.
Hiç yaslanmamış başlar vardır omuzuna.
Söylenmemiş sözcükler vardır kulağına..
Titreyen elleri vardır farkettirmediği, 
Bir yüreği vardır sevgiden mamül.
Hiç el değmemiş, hiç göz değmemiş şiirleri vardır..
Sadece sahibine ait...
Rüyalarda bile buluşulmayan randevular gibi.....
Suskunluk ikrar eder sevdayı....






Cumartesi, Aralık 13, 2014

Happymiz birimiz için...



Hepiniz varsınız kır saçlarda, kırık çizgilerde yüzdeki…Yürekteki kırıklıkların, dışardaki soğuk bozkırların…
Hepiniz oradaydınız gülerken de…

Hayatın en gamsız saatlerinde…Kahkahaları ücretsiz dağıtırken el ilanı gibi sokaklarda…Hepiniz oradaydınız..
Ortaköy’de bir otobüs durağında, soğuktu da, çok değil… Kadife gibiydi teni, el gibiydi elleri…her zaman.. Genç miydik? çocuk muyduk? çok muyduk ? neydik…? Hayat başlamıştı yeni her şeyi eskitmek için..

Kasetler yıprattık çok, hataların az ama öz yıllarında.. Göremez insan sislerin arasında mektup kuşlarını, sadece seslerini duyar kanat seslerinin. Yüzen balıklar ses çıkarır mı denizde? Çıkarır sen duymasan da…Her dalgada payı vardır küçük yüzgeçlerinin ve göremezsin.. Hayatını yazdığın mektuplardan çıkartamazsın.

O zamanlar sarışın değildi kadınlar bu kadar, hiç siyah olmadıkları kadar..
Küçük siyah kömür gözleri de böyle..içindeki ateşi yakardı cürmüyle orantısız..

Yasak olanları öğrendik sırayla, imkansız dönemeçleri, her şeyi göze alıp sessiz sevmeleri, olamzlıkları yüklenip yürüyüp gitmeleri..
Yazmayı öğretti sevmek, okumayı da..Her satırda aradık baht-ı kara kendimizden parçaları..Müzik diye dinlediklerimizin notalarında değil sözlerinde dolaştık hep unutmak ve unutmamak için..

Şu boğazın ortalarından gelen hoş ses, kahkahayla gülmek arası, isimsiz bir nida..İsimsiz bulutlar gibi geçmiş gitmiş üstümüzden de, yağmuru hep ıslatmaya devam etmiş….
Kar örter gözle görülenlerin üstünü, görülmeyenleri eritmez altında…donmaz zaman..

Her şey olmayacağına varır… Ve sonunda bir gün olur.. Çay gibi demler hayat insanı 15 dakikada içer… İçinde yaşattıkların asla ölmez sen ölene kadar… Söyleyemediklerimiz yaşayamadıklarımızdan daha acıdır çünkü..

Hissettiklerin dokunmaktan daha kutsaldır.. Mutlu olmak için sahip olmak gerekmez zira.. Hala arasında yaşadığını biliyorsan siyah saçların….
Ole…

Pazartesi, Kasım 17, 2014

Çok derdin var değil mi senin?

Çok derdin var değil mi senin deyyus kardeş ?
Sen ayfon delisi afyondan beter ! Sen ! Sen ulan deyyus kardeş sen..Biraz da ben..!

Çok derdin var değil mi?
Çünkü çocuğuna bir dilim ekmek fazla yediremediğin için ağlayamadın hiç?
Hiç gülmedi yüzün hiç değil mi? Düşündüğünde olmayanlarını...arabanı evini..
5 yıl harbe gidip 3 kere ciğerini mermi deşmedi hiç ..Hiç nefes alırken ses gelmedi ciğerlerinden kan kusarak..

Hiç ağlamadı gözlerin gecenin yarısında kimse görmesin diye yastıkların arasında öleceğini bilerek..
Hiç gülmedi gözlerin salıncağında çocuğunu son defa sallarken...
Sen deyyus kardeş..Kâşânende oturup üzülürken bir arabam daha yok diye zırhlı..Yürümekten yırtılmış pabuçlarına pençe çaktırmadın hiç...Ve bir banka önünde öldürdüklerinde seni altı yarık ayakkabılarını gizleyemedin..

Sen deyyus kardeş sen evet sen..Paranı koyacak kadar büyük kasa ararken hiç cüzdan kullanmadın..
Göt cebinde bir eprimiş kafa kağıdı bir gazete kuponu bir de otobüs bileti samandan ..öldüğünde bir bunlar çıkmadı cebinden...

Sen deyyus kardeş evet sen...
Soğuk diye kıl diye tüy diye geri gönderdiğin yemeği hazırlayan ahşının yamağı gibi gece 3'te evine yayan yürümedin...Kapıyı al yanaklı bir kadın açmadı sana ve sen onunla bir bardak çay dahi içemedin...

Sen deyyus kardeş evet sen..Sıçrattığın su gibisin bir yağmur akşamında boklu bir altgeçitte yanındaki kıza bakarken sevgilisine giden o çocuğun elindeki çiçeğe kadar ıslatıp farkına varmadın...
Oysa teybinde neşet baba vardı o an...ah yalan dünyada..

Sen hep ayakta karşılandın deyyus kardeş evet sen...Sabahtan akşama maaş kuyruğunda bekleyip son nefesini orada vermedin kaldırım üstünde titreyerek..
Bir yılbaşı gecesi torunların varsa dut kurusu yesinler diye hayatlarında belki ilk kez...gitmek istemedin mısır çarşısına...Dubai şarm el şeyh altın musluklardan akan irinler bulaşmış ellerinle..Haram lokmalarını saymadın..Çünkü Hindi yemek de günah ulan sana...
Sabah ezanı...
essalatu hayrul minen nevm...
öyle mi? günlerden cum'a hayrolsun sana.. dostlar alışverişte bak...!

Lanetli bir gün yaşamadın hiç deyyus kardeş..hiç...Kanlı ellerini yıkamadın cami avlusunda..
Abdest çukuru sana cehennem çukuru...Bir gün bir gün anlarsın elbet...bütün ırzına geçtiklerinin sana kat kat döneceğini...

Kömür kokulu elleriyle kızına çorba içiren o babanın kızı unutmaz babasının kokusunu elbet..
Ve 35 kat aşağı düşen asansördeki işçinin oğlu .her asansöre binişinde, her düğmeye basışında anarken atasını...Sen evet sen deyyus kardeş..rüyana giren sarı dişli bitik akbilli o adamı yaşarsın sabaha dek...
Bir gün evet bir gün..biter bu acılar diye avutur kendini züğürt adam...Oysa bilmez...biri biter biri başlar..

Hayatı sen de yaşa deyyus kardeş...ama hatırla bunları...kan tüküren çocuklar var hala sokak aralarında..
Yıldızlar sadece sahnede yok...bazen şu sokakta uyuyan adamın üstünde... bazen bazen bakarsan gökyüzünde..

Çatlamış elleriyle sıkı sıkı tuttuğu çocuğunun yanında, o son otobüste çoktan uyumuş baba..onun uyuduğunu gören ama uyanmasın diye ses çıkarmayan 4 yaşındaki çocuk kadar düzgün ol hayata ey deyyus kardeş..
Ol ki...Bir gün elinden tuttuğun seni bırakmasın rüyalarına..
Ve uyandığında devam edesin hayatına deyyusça..


Salı, Kasım 11, 2014

Rahat batar mı ?

Gemi midir rahat?

Sıradan akşamların sıradışı yaratıkları dört bir yanda..Onlar ki; huzurun katilleri, onlar ki; sergüzeşt adamların bile burnundan fitil fitil getiren beyaz zenciler.. Sıradan faşistlerin ateş görünce üzerine atlamaları gibi beyinleri ağulanmış kardan kömürler..
Hürmet ettikleri bütün tanrılar pespaye..Hükümsüz nüfus kağıtları gibi, koltukları kesik otobüsün son seferleri kadar boş..Gazı kalmamış piknik tüpleri gibi loş ve nemli kömürlüklere mahpuslar..
Cenabet sinema salonlarından, yatar koltuklu, titreşimli dolbi siteryo avm salonlarına geçiş kadar siteril ve ruhsuz öpüşmeler görüyorum en arka koltuklarda..Bunlar yer göstericisiz halk, numaralanmış numaralar..Dümenden bilete bakıp pili bitmiş teneke el feneriyle koltuğu işaret eden o güzel abilerden kaçışın sonu..
Hürmetsiz gençlik ağlar durur şimdi Emek diye amma…Emeğin değerini bilselerdi emeksiz kalmazlardı.. Babanı yiyeyim para mı var lan öğrencilerde..İhale gene onlara mı kaldı? Emek sömürüldü be… Boktan konulara girersen çıkamazsın.. Projeksiyon makinesinin üzerine danteli ört gidelim şimdi..
Bak komşi, hayat gemi falan değildir baştan anlaşalım..aysbergin suçu değildir titanik’in batışı.. kendini bi bok sanırsan çizerler ufaktan ufağa..Ve rahat bir gemi değildir, batmaz.. Senin kaşınman lazım..Huzuriminallah dedirtmen lazım yekdiğerine..Muhtemelen kızdır o..Kız adı üstünde kızmaya hazır bir ütüdür..Düzeltmeye çalışır seni, kot ütülenir mi kardeşim? Anlamaz. Kız kadındır..Kadılıkla da vardır bir yandan bağlantı..Kadı-köy de onun borusu öter..Rahat batmaz durduk yerde yani…Sen batırtırsın..
Rüzgârda şemsiye açan cesurlar gibidir sonları rahatsızların..Sapı elinde kalır ve sırılsıklam, çöp bidonu arar bu rahatsızlar..Doğrultusuzlara üye ülkeler gibidirler, yokturlar..Nefes alma tekniğiyle nirvanaya ulaşmak gibidir çabaları..Nirvana kıçıyla güler bunlara balkondan…
Beşiktaşlı gibidirler hep son dakikada yerler golü..Ve hep sevmeye devam ederler..
Rahatın battığı yerin vatandaşları; şimdi sessizce ütüyü prizden çekin ve koltukların altındaki boktan can yeleklerine gözünüz gibi bakın..Rahat batıyor zira…
Oğlum dağılın bak, kızım sana diyorum, yemek var ocakta, kocan oyacak..hadi bakayım, hayatın anlamı falan yok burada ufaktan toparlanın..Yıldızsız diziler başlayacak birazdan, ağlayın ülen…..

Cuma, Ekim 24, 2014

çoban mı yeşillik mi abi?

Sen beni domates sever gibi hıyar sever gibi sevdin..
Neden uğruna dikilen onca bayrak bir gün eriyip gidecek direklerde..Direkler kalacak bir tek..Onlar da günün birinde çürüyüp gidecek.
Hiç düşündün mü? Bu dünyada bir tek sen, tek başına kimse olmadan ama sadece sen kalmışsın...
Öyle filmler vardı..Benzer ama hepsi zombiye bağlandı...Öyle değil ..Düpedüz bir tek sen kalmışsın dünyada...Herşey terkedilmiş..Tek insan sensin...Hiç düşündün mü ne yaparsın?

Ben çok düşündüm.. Hatta diyebilirim ki; en büyük hayalim bu.
Bir tek sen kalmışsın Tarzan yok Ceyn yok maymun falan da yok...Sen varsın...sap gibi..
Böyle bir dünya hayal etsene.. Zahmet olmasın et..Ben ettim..

Bir yerden bir yere gitmek sorun..Arabalar yollarda içleri boş. Toz olmuş insanlar hepsi aynı anda..
Otoyollarda arabalar öyle duruyor..Gidemiyorsun bir yere..Motosikletle aralarından geçiyorsun..Motosiklet kullanmayı da bu yüzden öğreniyorsun...Düşmemen lazım. Bir yerin kırılırsa doktor yok..

Sürat teknesi kullanıyorsun denizde...O güzel..Yanaşırken dikkat et..
Uçak helikopter kullanamazsın onları kendi başına öğrenmen zor..Çakılırsan işin biter. Uzak yerlere gitmek için başka bir yol bul...Otoyollar kapalı... Neyse işte gitme bir yere otur boğaz kenarında balık da bol artık.. Lüfer bile var, torik çıkmış, herşey bol artık.. Sömürücü insan yok şimdi..

Elektrik istersen jeneratör var..Bir tek gece lazım bana..O bile lazım değil ya neyse..Silaha falan gerek yok...Hayvanlar çoğaldı bir kaç vahşi hayvan da var sırf onlar için...Hayvanlar da özgür artık.. Para yakıp ısınmak ne güzel kışın şöminede...Kahrolsun...

Ben İstanbul'dan ayrılmam...Sen nereye gidersen git...
Bu şehir sensiz zor ama insansız güzel...
Yalnızlık ! Evet zor...Tek başına olmak.. Bir sese muhtaç olmak...Olsun..
Hasta olma, kendini iyi koru ameliyat olamazsın...Risk almadan yaşa tek başınasın...Ona göre yaşa..
Böyle bir dünyada yaşamak daha mı zor olurdu ?

Bak sen şimdi bunlara ütopik dersin..
Oysa insanın içi tam da böyledir...Yalnızdır aslında insan...Tek başınadır.. Başının içinde düşündüklerini yalnız kendi bilebilir. Her insan biraz masum biraz  katil biraz dürüst biraz yalancı biraz namuslu biraz ısr düşmanıdır... Sen çok düzgünsün değil mi? O zaman bu dünya neden böyle ?
Domates gibi hıyar gibi sevilmek bile önemlidir bir salatanın içindeysen eğer...

Salı, Ekim 14, 2014

Ne-den?

Neden?
Neden sevmiyorsun ?
Sevilmeye çok ihtiyacımız varken,
Sevmeye belki de...Neden ulan?
Bu kadar zor mu?
Parasızlık sevgisizlikten daha mı zor ulan sevgili?

Sensizlik şurubu akıyor damarlarımdan.
Pis bir şarap kokusu gibi şu meyhanenin esrik ahşap masasına dökülmüş, masa emmiş, rakıyı, şarabı,zehir zıkkımı...
Kopya yazılan lise sırası gibi haramı emmiş zevkle..
Masalar sarhoş ulan ben değilim..Dört ayaklıyken sallanıyor deyyuslar ben iki ayaklı eşşek bile daha iyiyim.

Sus şimdi böyle aferin...dinle...okurken dinler insan bir tek...anlıyorsa yazılanları.
Modası geçmiş yönetmenler gibi ben ne filmler çektim senin bu filmini haydi haydi çekerim der..Aklı ankoşta ama dijitali bilmiyor zağar..

Sus şimdi böyle dinle aferin...bir tek okurken dinler insan...bela okurken...kendini dinler..
su şişesi susamaz gibi ya öyle işte...kendini duyamaz..

Dinle böyle evet konuşmadan belki içinden küfürü basıp ama duyuramadan...
Ellerin var mı senin..? Ben hiç tutmadım...Görmedim de..uzun zaman oldu...parmaklarını saçlarının arasına sokup havalandırıyor musun? belki yapıyorsundur..yap ulan helal olsun...

Kaç kere aynaya bakar ki insan hayatı boyunca...varsa tabii aynası...kol saati gibidir ayna gerekli değildir ama bok varmış gibi bakarsın..Bol demek de gereksizdi burada ama..dendi işte...bak şimdi aynalara...sus sonra...sevmiyorum ben kimseyi şimdi...yarim yok yarımı aldı kaçtı köfte ekmek gibi...yarımsız adam yarınsız adamdır oğlum... Kızım sen de öylesin. 

Hep zengin doktor beklersin belki dentist falan...sökerler ağzından dişini birgün sen hala beklersin..
Oysa para da biter birgün sevgi gibi, yerine saygıyı da koyamazsın o zaman. 
Tapın şimdi benjamin franklin'e uçurtmada anahtar olursun eninde sonunda çarpılırsın...
Yeşil kutsaldır....tapın...

Birgün biter günler...hiç ummadığın anda hem de..tam da verirken ölmek mesela...senden büyük allah var abla....

Bu pis sözlerimi unutma! bunlar yaralar belki seni ama nefes almak gibi gerçektir...Sevmek gibidir yalandır...

Bütün kalemler de biter bir gün ömür gibi...Tükenmez denilenler hep tükenir...sevmez denenler sever, aşkmaz denenler aşkar...köy çeşmeleri tıkanmaz çünkü herkesin çıkarı vardır. Çıkar varsa girilmez...

Neden sevmiyoruz birbirimizi? 
Sen bir düşün bunu..Belki seven vardır birbirimizin içinde birisi...
Bazen sokağa kimse çıkmaz...çünkü herkes uyuyordur...işte o zaman çıkarsan görürüsün ancak gerçeği...bir tek ben dolanırım içinde çünkü...
Git uyu şimdi gamsız yastıkla...
Bütün geceler bedava.

Pazartesi, Ağustos 25, 2014

VARSIZ

Bak ne güzel geçiniyoruz yârim !
Bütün gün sensiz...
Sessizce anlaşıyoruz..
Anlaşamasak da
Bunu bilmiyoruz..
Yokluğun var etmiş beni..
Sessizce seviyoruz..

Ah Muhsin Özel...

Biri ;
"Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum" demiş
Öbürü ;
"Ben dünyaya karşı durmakla meşhurum" diye nazire yapmış,
Ben ;
"Sensiz yaşamaya alışmakla meşhurum"..
İsmet'ten Özel'im, Onur'dan Ünlü' yüm..
Sırf bu sebepten.....

GREV KARARI

Yoksun diye sen..
Ve
Yağmur yağmıyor diye,
Ama
"En çok sen yoksun diye"
Çay demlemedim bugün de..
Bana ne !
Batsın TEK EL...

KAP

Şimdi tam da şu an, sana açılsam,
Kapar mısın beni?
Açar mısın içimdeki sıkı pencereleri?
Sıyırır mısın yırtık perdelerimi ?
Gözlerimi aralar mısın dünyana?
Dokunur musun en gizli yaralarıma?
İçine alır mısın beni,en gizli kuytularına?
Şimdi ölsem sever misin beni, yeniden yaşarcasına?

Pazartesi, Haziran 23, 2014

Hilal Bombası

Karanlık bir ay patlaması yaşadık gece,
Yıldızlar öldü hepsi söndü, senin sağ omzun gibi başımdan öksüz..
Ruhi temellere dayanmadan seven kalpler dümenden elele tutuşan sahte aşıklar, gerçekten seven aldatılanlar, ıslak yataklarında ihanet kokusu arayanlar, yalnızlık tavan seyredicileri, bir süre sonra karısı olunca şu kadını dövecek olan elinde mezarlıktan yolunma boktan çiçek tutan herif, vapurda saçları uçuşan fakir kız, ucuz jöle kokan tahtakaleli isa...ulan hepsi gördü...ay patladı bu gece....

Elindeki simiti kemirip karanlıkta uçan martı seslerini işiten Kösem Valide..Sarayın balkonunda burnunu karıştırıyordu...Binyıl önce belki...sanane ? Çok da makbul sayılmazdı bütün o ecdad..İnsandılar be çünkü insan...Senin benim gibi pis herifler, uyuz karılardı. Zenginlerdi saltanatlılardı, Mercedes olsa ona binerlerdi...Caka satarlardı eğitimli kölelerdi...Bizi ilgilendirmiyor...Çinyadaki prensesler de öyleydi, Çariçeler, Kontesler Dükler boklar püsürler halkı eze eze yaşadılar..Halk da bir bok değildi çünkü...cahil bitlilerdi..adi kevaşelerdi...yer içer sevişir savaşır ölürlerdi...

 Bize ne ulan...? 70 sene yaşarsan kârdasın...Ne halt bırakayım bu dünyaya?

 Salaklar ordusu kurup Cahiller ordusuna mı saldırtayım? Bölük bölük ayırayım mı bu dangozları?

Sen kilisede toplan, sen camide, sen sinagogda...sen hiç toplanma ulan...
Sonra baş papaz doldursun deponu, versin gazını... kesin ulan birbirinizi...
Zaten en fazla 70 sene yaşayacaksınız...sancak-ı şerif açacağım ama önce  hıyarları toplayın tarladan, sonra ölün...
-Kilise-i şerif te altından döktürdüğüm çanları çalın, kılıç yarası açılsın karnınızda, ya da demir gülle başınızı parçalayıp arkadaki herifin boğazına saplansın. Kör olsun gözleriniz, benim için savaşın hayvanoğluhayvanlar hepinizi paraya boğacağım... ama önce ölün ulan !

 -Ölürüz lordum senin için isa mesihin sakalının kılına süreriz yüzümüzü secde ederiz senin ayaklarının dibinde...Bas bas paraları yeter ki sen bize...

-Musa'nı tabletlerini yüzümüze gözümüze süreriz ağlarız önünde, 10 emri uygulatmak için kafirlere, öldürürüz..9 emir de yeter onlara....
-Keseriz kafaları şeyhim gavur futbolu oynarız sonra, yeter ki sen cennete git..Biz de cennette kölelerin olalım gene...hurileri uzaktan görüp 31 çekelim bize yeter şeyhim, sen ser postu biz kafaları keselim...

- Devrim de yaparız arkadaş! sen sür bizi meydanlara, ölelim biz temiz çocuklar, assınlar bizi suçsuz yere.. adımız yaşasın kâfi....
Siktiret devrimi sen de, 10 sene sonra reklamcı olunca, bizim adımıza yazılmış şiirlerden klipler çektirirsin biz ölünce de yaşarız sayende...Yoluna ölürüz yeter ki sen dönek ol hemen !
Devrimi falan gecekonduya bırak, bas üstümüze, çık tepemize, kızıla boyalı yalan dolan atkılar dola boynuna, ihbar et bizi, öldürt geberttir,astır, sonra kahraman ederiz biz seni...Kızıl değil ama kırmızı şarap yazıları yazsan da köşende, renkten yırtarsın en azından, kan da kırmızı, karpuz da...Ey Tavariş ! düşeriz biz bir gece ıslak sokakta yere,  ağzımızda enternasyonel ıslığı doğru dürüst sevmeyi bile yasak ettiğiniz kızla...parkamız kan dolar bir anda...Yeter ki sen bunları anlat 20 sene sonra...!

-Takarım kulaklığı moruk otobüste, sağa sola bakmam ha...neymiş ulan ideoloji ? kanka baksana iki dakka...sen yamuk yapmışın bizim kıza kanka, bi daha olmasın kanka...alırım façanı aşağı....fesbukta paylaşırım ulan etek giydirip sana...doğan görünümlü şahine abart egzoz taktırdım hacııı....Yaşamak bu değil ! Abi çok güzel söylüyor be castin biber...Sokayım gençliğinize...geberip gideceksin torbacının kanatları altında bir gece sokaklarından bok akan varoş gecekondu mahallesinde...ya da molotof atarken yanar elin nedenini bilmeden...bir cigara parasına..Kanka versene ordan bir dal...

 Doğarken de mi böyleydik be? Herşey sonradan, bir anda , aniden bu kadar bok olamaz..Bir insanın düşüncesi bu kadar çabuk nasıl kirlenir?

İşte biz bütün bu sahtekarlar, bu gece hilalin patladığını gördük...
Gene de inanmadık...
Aynı bokun soyuyuz çünkü....
Kıldan ince kılıçtan keskiniz...

Cuma, Haziran 20, 2014

Varlık ise Yokluk

Var mıdır beni seven?
Ne fark eder ki; ben bilmedikten sonra?
Boşver zaten çok da önemli değil...!
Güneş hergün doğuyor hergün batıyor, ay, yıldızlar, gel git olayı falan....bunlar hep oluyor...milyonlarca yıldır...
Eee ben zaten yaşayacağım şurada?  bir kaç sene...ne değişecek benim var olmamla olmamam arasında geçen sürede?
Ne olacak yani? ne bekliyorum?
Buluş mu yapacağım insanlara be?
İz bırakmak falan var ya..bunların hepsi palavra sakın inanma...
Şimdi çık sokağa Itri'yi sor...küfürü yersin... Fikret Mualla de, tarlabaşında orospu kadar değeri yok...
Orospu deyip geçme haaaa.ismine bakıp aşağılama, o başka...
Ama bu da Fikret Mualla hemşire, boru değil..
Neyse işte...aklına gelen tanınmış birisini sor, ne kadar kalıcı falan anla...hepsi hikaye..
Yaşadığın kadar varsın usta...Dünyanın en iyi filmini çeksen ne gam?
"Ah bir dikili ağacım yok"....Olmasın ulan...sen kimsin? Senin ağacın olsa ne olur?
"Hanlar hamamlarım yok be yav"...Ulan deyyus hanın hamamın senle mi gelecek..?
Velhasıl usta....yaşamak boşuna demiyorum elbet de......İmtihan falan dersen bu hayat hadi gene tozutmaz yırtarsın belki paçayı amma....çok da heveskar olma be gene de....
Bak sana söyleyeyim..şurada tırmalasan 50 sene daha yaşarsın...o da alçak sürünme...değer mi be?

Var mıdır ulan beni seven? Bana ne be? Benim haberim olmadıktan sonra...
Olsa da ayrı konu ya...
Ben sevmiştim bir zamanlar herkes gibi..."sokaktaki çocuk bile seviyor ben mi sevmeyeceğim" diye...
Ama var ya usta ...birşey söyleyeyim mi sana? Bunların hepsi jüpiterde olsa, belki de gülerdik kendimize...Lakin dünyadayız....

Günah-sevap terazisi tutuyor birileri ellerinde...Kimi Ahuramazda olmuş kimi Anguramanyu....Kes kafasını allahuekber ... salla bi atom isa mesih seni korusun at bi napalm musa bizi seçti... İyi de usta bizim suçumuz ne ?
Şimdi... sevmek denilen illet sevilmekle başlar... Güneşi görmeden "hah ulan bu da iyiymiş böyle pırıltılı falan" diyemezsin çünkü..
O zaman sana soru?  Bak şimdi.. doğuştan körler nasıl rüya görür? Hiçbir cismi bilmiyorlar ki?
Aha işte görmeden de görebilmek, sevilmeden de sevebilmek marifettir esas usta....

Fazla tıraş cildi bozar.. ama artık yeni cilt ürünler var tahrişi azaltıyor...Yeni sevgiler de öyle, tahriş etmiyor fazla ..Bakıyorum bir gün biriyle, ertesi gün başkasıyla? Ulan aşk acısının bile içine ettiniz....

Gene de yeni nesile kızmam...Bu yazdıklarım ihtiyar gürültüsü bir bakıma....Muhallebici mi kaldı ulan?
Elini tutmak mı kaldı..Şimdi prezervatifi kız seçiyor... "ayy şikerimm bu tırtıklısı tahriş ediyor" diyor...Olsun bak seçme ve seçilme hakkı var...Hakka gel on dakika düşün !

İyi pekiyi de kardeşim...Beni kim seviyor?

Ulan aptal... ulan kademsiz..... seni kim ne yapsın? Seni kim sevsin? Sen git sinema kapısında bilet kes...Be gerizekalı sanıyor musun ki o filmi yüz kere de seyretsen ancelina coli sana verecek. vermeeeeeeez.....Ama gidiyor işte aynı filme otuz kere öküz..Otuz kere öküz 61 çünkü...

Bazen Orhan Veli'ye kızıyorum bazen Sait Faik'e eh be abiler...ikiniz de aynı zamanda niye yaşadınız?...Biriniz gelseydi hiç değilse bugüne, bizi bu hayvanoğluhayvan, kendine yazar diyen, şair diyen dangalaklara bırakmazdınız...Sizi sevenlere yapılır mı be usta ?

Konuya dön hemen.....
Var mıdır ulan beni seven...?
Şu yem attığım kuşların, şu sevdiğim köpeklerin, şu canına yandığımın kedilerin arasında...İnsanlardan geçtim usta...Şu karıncalar arasında var mıdır ulan beni seven....?



Pazartesi, Haziran 02, 2014

Fiona'dan mektup var !



Diyor ki Fiona abla;

Benim bile açıklayamadığım bazı alışkanlıklarım var! 
Köşeye sıkışıyorsun ve kendini İspanya'da buluyorsun..
Neden beni değiştirmeye çalışıyorsun?
Bırak insanlar meraklansın,
Bırak gülsünler, bırak kızsınlar...
Neden beni değiştirmek istiyorsun?

Cazı bırakalı çok oldu...
Düşünmüyordum dinlemeyi de o beni dinleyene kadar..
Bu şarkıyla..
Belki zamanı değil bu yazıyı okumanın..
Bekle o zaman hemen okuma..
Bu yazıyı yazmanın zamanı da yoktu zaten..
Bir araya gelebilmek için on benzerden çok, on benzemez gerek...Belki daha çok !
Nefret etmen gerekir belki...Kendini aşağılaman ya da aşağılatman için...
-Sevmiyorum onu- demenin en kolayını bulmak için..
Bırakıp gitmek, defolmak için..

Kimsenin damarlarından aşk akmıyor...
Serum gibi bağlamıyorlar kimseyi kimseye..

Keskin jiletle yüzünden söküp atamıyorsun kirli bir sakal gibi 
sevgi dediğin hastalıklı zehirli enfarktüsü..

Gözünün önüne gelen hayallerden sen sorumlusun...
Oysa çok kolaydır aslında sevmek..
Sevmek yoktur çünkü...
Sanmak varken..

Sevilmek zaten soğuk ütü gibi, işe yaramaz...

Bir gün bir gezegen bulursan yüreğin gibi güneşi buzdan..
bana mesaj at...
on trilyon yıl uzakta da olsan dönerim sana
buz tutmuş kanatlarımla..

Neden beni değiştirmeye çalışıyorsun...? diye.. bunu söyleyip sitem edecek birileri varmış ki demek, yazmışlar bu şarkıyı..

Sinatra'dan bir plakta dinlemiştim ilk...belki 30 yıl önce..
Sonra bu şarkıyı dinlemeyi düşünmediğim anda...cazı da bırakmışken üstelik...
O beni dinlemeye başladığında ....
yeniden dinledim....

Tamam defolup gidiyorum, pikabın iğnesi de eskidi zaten....
Şöyle söylüyor bana ;
Neden beni değiştirmek istiyorsun...?




Perşembe, Nisan 03, 2014

İNSAN GİBİ

Ucu açık seveceksin, hesabın-kitabın olmayacak. Alınmazki sevgi verilir..Sevilmez ki her zaman, itinayla sevilir.. Meltemle uçup giden kum tanesi gibi değil, kasırgada direnen karınca gibi olacaksın..Ruj gibi değil, ruh gibi süreceksin dudaklarına aşkı, Yakmayacaksın güneş gibi, bulut gibi sessiz geçip gideceksin üstünden, sen gölge etmeyeceksin, gölge olacaksın..tuz gibi olacaksın ne eksiliğini aratacaksın ne fazlalığından kaçıracaksın..su gibi olacaksın ne sırılsıklam ıslatacaksın ne kupkuru bırakacaksın, görmesen de görecek duymayasan da duyacak yakmasan da yanacaksın, gitsen de kalacaksın, kitaptaki harf gibi olacaksın, bazen içinden okuyacaksın bazen sesini duyuracaksın..Korkmayacaksın sevmekten cereyandan korkar gibi, görmeden de çarpılacaksın..savaşmaktan da sevişmekten de korkmayacaksın..güçlü olacaksın, sana dayanana dağ, dayandığına destek olacaksın..sertliğin sabun köpüğü gibi, hürmetin demirdağlar gibi olacak..velhasıl kardeş; ne adam gibi seveceksin ne kadın gibi! insan gibi seveceksin..insan olmak için önce bunu bileceksin...

Cumartesi, Mart 29, 2014

ateş hırsızı

Bak şimdi; gece dediğin şeyi yıldızlar bile yenemiyor ..delip geçiyor sadece iğne ucu kadar...hepsi o...nasıl bir karanlıksa cümlesini sarıp sarmalıyor. Kainatın bütün yıldızları birleşin ! Sonuç ? gene gece galip...yenemezsin kainatın daimi gecesini leyl-i vennahar......ampulü patlak....kara delikler falan varmış yalan, kara olan delik değil...delilik....atlayamayacağın bir kayaya çıktın mı sen hiç ? ben çıkmadım, çıktımsa atladım...yandım mı suda? yandım...yandımsa piştim....pişe pişe hamlaşıyor insan..herkes pir değil...denizinde yüzemez Hakkın...sen yıldızları görmüyorsun diye yıldızlar oradan gitmiş de değil...gitmişse de sen görmüyorsun...bulut mu engelleyecek seni? eğer öyleyse zaten körsün....hiç bakma....yolundan döneceksen o yola çıkma...mecnun çöllerde benzini bitmiş elinde bidon gezen keş değil yani....nereye gittiğini bilmez ama menzilini bilir...bilir ayağını yakan kumlar gözlerini dağlayan güneş hepsi bulmak için leylayı..Leyla bir özge can mı? yoksa mecnun zaten leylayı bulmuş götürüyor mu içinde? ne farkeder?....yol toprağın üstüdür...toprağın altından üstüne çok şey çıkar da üstünden altına bir tek seni kabul eder. Başka birşeyini de yanına istemez...ceplerini boşalt yüreğini doldur o yüzden ağırlık olmasın boşuna yani.....atom çekirdeğinin etrafında dönüp duran ıvır zıvırları da görmüyorsun ama biliyorsun oradalar...sen taş görüyorsun, full hd tv görüyorsun lakin aslında hepsi atom matom tivitır mivitır hepsi böyle yani....kapansa da açılsa da gördüklerin sanal dünya...sen içine bak, içinin içine bak...kitabın kapağı vardır seni kitaptan korumak için değil, kitabı senden korumak için...içindekileri açıp oku diye...Konuşmayı öğrenememişim daha onu öğrendim.. yazmak konuşmanın harfçesi...kalem falan lazım ya da böyle tuşlu şeyler...f yazmak istediğinde düşüncenle olmuyor işte, çaba gerek...gönül gözü açık olan zaten yazmaz....ne yazarsan yaz boyunu aşamazsın, kendin kadardır yazdığın da....ister tek bir harf yaz, ister kütüphane doldur...gönülhanen boşsa yazdıkların da dolu sayılmaz. Gözlerine bakınca seni anlayan yoksa ya lensleri değiştir ya kafayı komple...fenalık bastı -beni kimse anlamoor' lardan...anlamasın kardeşim...çok mu önemli? nedir derdin? -ama işte ben...falan filan.. tamam sen süpersin zaten biz anlamıyoruz... herif 3 cilt yazmış bitirmiş hala -beni anlamoorlar...anlamazlar tabi keloğlan şu haline bak ! pergelin iki ayağı var dön dolaş aynı yeri çizer durur, iletki hangisiydi? gönye hangisi bu arada? tanjantı kotanjant geçiyor abi, beni müsait yerde indir, geç olmuş....son duraklar yok benim için...sadece yol var...yola düştün mü seni ancak sen kaldırırsın....ya varırsın ya kalırsın ama yoldan çıkmazsın... pusula hep aynı yeri gösterir senin gücün bana mı yetiyor mıknatıs ? kuzey güney harbi çıkardın içerde...varmak isteyene hepsi bahane....hani ateşi çalıp kaçan bir manyak promoteus vardı.. sanane oğlum? ne kaşınıyorsun elin ateşine?...neyse işte çalıp kaçtım ateşi...cezası var biliyorum...ama o ateşten kendimi yapıyorum, dedim ya evvelce hamdım....şimdi pişiyorum...yananı zaten allah görür....

Çarşamba, Mart 26, 2014

norveç hamsisi

sen biliyor musun bakalım o çiçek koparılınca neler hissediyor? sırf sen yârin kulağına sıkıştıracaksın diye mi yetişti o? Belki de !!! Esas yârin ne hissediyor o çiçeği görünce o mühim...Ama bunlardan da mühim dünya o çiçeğin hatrına dönüyor..Plastik şişede şu 50 kuruş sevgi mühendisliği fakültesinden terk ceviz kabuğuna benzeyen gözleriyle onu satıp para kazanıyor babalık, sen kıçının altındaki arabayı beğenmiyorsun...Merso bize terso... Uçan halı versek köylü malı der binmezsin eşşek de köylü malı..aha işte ayna ...Sualtı senfoni orkestrası çalıyor kulağında, biliyorum 3 saniyede unutacaksın söylediklerimi, boğazda diyorum balık diyorum bitti...norveçten geliyor uskumru akıntıya diyorum kürek diyorum, norveç hamsisi istiyoruz imza norveç lazları.......sen bana köprü diyorsun...tünel diyorsun çiçek desene böcek desene eski açık siyah desene...Petrol kuyusuyla bahçe sulanmaz bahçebaz, hıyarlar uzun olur sonra yanar geceleri kibrit çakınca...beyaz karanfiller varken mavi karanfil ne? neden heryer betonken karanfilleri mavi yaparlar? Tut şimdi elimi gidiyoruz kızılderili çadırı şekinde gökdelen yapacağız oturan boğa 45. katta asansör bozuk...beyaz adam gene kandırmış manitu alsın canını...barış çubukları tüttürenler narkotikte, toprağa saplı savaş baltaları kapalıçarşıda, heyhat sen bir de Otağ Rezidansı görsen...Harem dairesini fuhuş büro basmış....Otur sen gene eski yerinde iyisi mi...Biri gelip tokileyene kadar...bu betonları gri yapmayın bare düşünün bunları.. uçan kaçan vergisi başlamadan gitmeli buralardan gazoz kapağı biriktiren çocuklar gibi....hepsi büyüdü onların kimi gazoz oldu içildi kimi kapak oldu atıldı kimi şişe oldu kırıldı....hadi kalkalım o zaman biz de geç oldu canım yarın hayat var..ve bir bulut daha geçecek üzerimizden, ha unutmadan sarıkamışta 90 bin kişi ölmedi yalan, 50 bin kişi öldü en fazla, diyen de yarın bizim aramızda nefes alıyor olacak...tıpkı onlu yaşlarında başlarıyla kapsülstobu yapanlara gülenler gibi. sıkılmadın mı daha? ben sıkıldım çıkıyorum....

Pazartesi, Mart 24, 2014

Kroşe Klişe

Hayat zor klişe pazarında...her köşe başında işporta insan, sen satılırsın sen, ben satılırsam ben, kimler alır bilmem...şişede durduğu gibi durmuyor orhan veli, deli eder bu havalar adamı deli...yerde yanan her izmarite basıp ezmek isteyen adam gibi..yarın sabah sabah olduğunda tıpkı bugünkü gibi seni düşüneceğim seni...bir de klişe şişelerini kırıp patlatacağım floresan ampulü gibi..yeşil olur beyaz şarap şişesi kahverengi olur ötekisi, içi haramsa içiver tövbeleri...savaş çıkmış otlukbelinde bir vakit otlukmuş oralar her vakit beli kırılmış hain düşmanın, kim görmüş kim yazmış kim söylemiş, nice yiğitler düşmüş otluk yoluna toprağa onları kim görmüş kim gömmüş...etiler yaşamış daha önce etiler.. ortaköy ulus hep eti yediler...konstantin de karamanlıymış karamanlis dediler...Abartma deyyus sus hepsi bizim buraların...hepsi aksakallı timur geçtiğinden beri aksak ayağıyla..Behey sağlak oğlan isimsiz yatar aşağıda bir mezar taşı vardı onu da merdane yaptılar, un gibi öğütülmüş kemikleriyle döner durur adına derviş dediler. Ulular ulusu koca mevlana meze olmuş sanal dilberlere, tıfıl oğlan elinde metrobüste o da yasak ya artık dönelim siyu kabilesine...Ah be hitler amca odunla kovalar bunları yakar ateşlerini kazanlarının fırça bıyıklarıyla bağırır sen ben değilsin ulan sen ben değilsin...Brandenburg kapısında yanık bir gazel söyler sen de gideceksin der sen de göreceksin...arsenik haplarından sen de içeceksin...Çamaşırlar ipte kaldı ağır bombardımanda son mandalı takamamıştı helga bir kolu yere süründü fistanın...temizledi bomba hepsi dümdüz etti ütüledi berlini taş taş üstünde lego, tek tek diziverdi hepsini...En çok camlar kırıldı canlardan sonra sesler kısıldı seslerden sonra, göremedi bir daha fistanı o bahtsız helga...savaş cehennemdim yaşarken burada cehennem ya düşen bilir anca...vahşet falan filmdeki gibi değil ha, kol koptumu anlamazsın önce sıcaklık yayılır yere düşünce..ya sus dersin böyle değil mi o zaman sus hiç savaş isteme...umutlar titanik bacım kolaydı değil mi batarken keman çalmak...siperde bekleyen ölümcül askerler gibi bildiği dilde dua etmek, Verdun'da Marne'da galiçya'da bütün askerler vurulunca hepsi ah dedi bir tek mehmet yandım anam dedi..yandım ki ne yandım...sigara dumanı zamanı herkes bilir öleceğini halbuki. Kimse söylemez yasak sanki...çok baharsar olmamak lazım bu bahar vakti...yaşayacaksın diyene daha çok şaşırır insan...böyle mi? der böyle mi ulan..üstü kalsın...Biletler yandı koçum klişeci kaçtı....

Çarşamba, Mart 19, 2014

O kadar kendimden korkmuyordum o vakit. Gençtim ..daha genç bile değildim düpedüz gençtim. Katıksız hapis gibi...Gri duvarlar falan hiç böyle üstüme üstüme gelmiyordu, gri bulutları zaten görmüyordum. Olacak olan olur ya hep, hep olmayacak olanlar oluyordu. Gene de gülüyordum. O zamanlar somurtmayı öğretmemişlerdi öğretemeyeseceler..Kendileri hiç somurtmuyorlardı oysa gülemeyesiceler.
Rahat, hazır ol dan önceki emir değildi henüz. Hep rahattı ulan hep rahat...
Battı sonunda dalıp çıkaramayacak kadar derinlere battı...Gülün dikeni kalbe yürür mü ulan? böyle insanın içinden içinden? Kırmızı gülün kânı var şarkısı gibi...Batmadan da acıtan bakarken yakan gözler gibi...
Sus şimdi çok da önemli değil herşey hiçbirşeyden..Koca bir sıfır; adına daire derler. Yere çizersen uçmaz üstelik...Yeter ulan! uçmaz daireler zaten ateş pahası, uçanlarla, kaçanlarla hiç işimiz olamaz.
Ellerimiz dersen deme onu zaten....hiç deme..en azından -miz deme...yok çünkü..Çoktan kesip attım ben temas eden kısımlarını...ten kokusu sinmiş duyargaçlı parmak izlerime..unuttum onu da saman bir sabıka defterinde...
Boktan günlere daha vardı, güneş falan bu kadar yakmıyordu serkeşlikte. Yüksek belli dar paçalı güvercin kot pantolonlar bir de beli kemerle sıkılı agfa sarısı fotograflardaki gibi pis pis dolaşıp duruyordu kenar mahallede...
Sarı saçlı yoktu bu kadar. Playboy başına bu kadar yelloz düşmüyordu kaldırımlara. Yüz-yüz ikiyüz etmiyordu şimdiki kadar. Şimdi hep ikiyüz hep 2yüz...
Lanet olasıca köşedönücüleri sadece Ferhan oynardı U-matic videolarda..
Bi sus be bi sus kes sesini bağırma buralarda.
Sadece efkarlanınca içen, içince daha da efkarlanan efkarı umumiye reisiyim lan ben buranın...Meyhaneye çevirdiniz ulan bi susun be...Yeter...Sadece zıkkımlanırken dinlediğin Safiye var ya...O sesini salmazdı üstüne seni bu halde görse ..toparlan köpoğlusu...Sessiz ol....Ruhumun bunlara ihtiyacı yok...sana hiç yok...hiç.... Belki de var lan... var da söylemiyordur adını, duyup da içime etme diye...Et ulan et.... Alt tarafı etiz be...satsan para etmez ciğer cabası...bu kadar et ne olacak biliyor musun? aha şu şimdilik sokaklarda yürüyen yere tüküren azıp sevişen ne olacak biliyor musun? Biliyorsun..ama hala vazgeçmiyorsun....Vazgeçemediğim tek şey herşey ulan....
Bir bıraksam dünyayı rahat rahat dönsün...Olmuyor sen bıraksan o sana kaynak...Uzay bile iyidir, sessiz karanlık dünyanın rahmi orası. Burası çok bir bok da sanki....Defol git türken raus ha ne olacak pekiyi gidince ? bütün bu fenalıklar son mu bulacak ? Bir ben mi kötüyüm...Kalmam zaten kalıcı olmak ne ki? Ölmeden kalınmıyor burada...kalıcı olmak için önce gidici olacaksın. Belki arkandan biri kalır, okur iki satır yazdığını dumanlı kafayla, boktan herifmiş der...Çevirir sayfayı tükürüklü ince hastalıklı parmaklarıyla....sonra o da gider. Ağaca adını kazan lavuk kadar izin olmaz şu dünyada ansiklopedi yazsan....
Bırak be...Ne uğraşıyorsun bunlarla?...Bak kaç koyun var otlaması gereken bugün biliyor musun şu dağlarda?.. Kim ulan bunların çobanı ? Uzaktan niye gözükmüyor? Neden kaval çalmıyor artık otlakçılar...? Hava kararırken kepenek giymiş öküz çobanı bizim bildiğimiz kovboy ulan işte sığıroğlanı yani anlayacağın...neden mızıka çalmıyor ? Çok geç geldi bize mızıkayı humayun çok....Hepsinin geçmişine.... Defol git şimdi başımdan... bütün laflarım sanaydı...Hiçbirini anlamadın değil mi? O yüzden sana zaten...Anlamayacağını bildiğim için sana...Sen varsın bu dünyada bir tek..her bok senin etrafında dönüyor değil mi bu dünyada? Şu şarkı sana yazılmış, şu film senin için çekilmiş... hilkat garibesi olmuş mankenlerin giydikleri bile senin için değil mi? O saat senin, o araba da...Bütün güzel çiçekler de senin....Gökteki dolunay hatta yerdeki çamurlu aksi bile senin...al ulan al hepsini al...duvarda yarım kalmış bir gofret var üzerindeki karıncalarla senin...raflardaki kitaplar, kıytırık artistler de senin....Al götür bu dünyada çöp bırakma hakuna matata...
Yetmedi mi? Nah yeter....çıkarken kapıyı ört üstüme, kim içerde kim dışarda kimse anlamasın buradan...anahtarın olduğu taraf doğru taraf değildir herzaman.. anahtarın kimin elinde olduğu da...sahip olduğun tek şey o anahtarsa....Uzaktan aç martı sesi gibi sesler geliyor...mart mı ulan yoksa martı mı? kulakların büyüktü değil mi senin biraz? benden daha iyi duyarsın söyle bana....sustur ulan tamam yeter...Bilseydim bu kadar acıtacağını daha evvel bulurdum elin Hattori Hanso'sunu...sanal ikebana varsa sanal harakiri de vardır elbet...sanma sakın.....bütün bunlar geçecek, bunu okuyunca kimse daha iyi olmayacak, daha kötü de...tren sadece rayların üzerinden gidecek hepsi bu bir ileri bir geri....nerede inersen oradan bineceksin gene...Şimdi işim var....başının çaresine bak o mikroplar bu mikroskobun içinde yaşamıyor. Bunu da bil.

Pazartesi, Ocak 27, 2014

Sûr Notası

Fotoğraflarına bile bakamaz oldum incineceksin diye.
Dokunmaya cesaret edemediğim saçlarından bir tel yere düşse,
İçim yanar, ona bile sahip değilim.
Güldüğünde yüzünde oluşan hilâl yok karşımda, 
Gözlerim gördüklerine pişman.
Sesin de yok, bu işittiklerim lâf-ı güzaf.
Parmaklarım parmaklarına değse 
Sûr'a üflenme vakti gelmiş demektir ruhumda.

Şimdi bütün bu enkaz insanlar arasında dolaşırken, 
Bir pırıltı arıyorum senin nûrundan.
Közlenmiş gözlerim harlanır belki,
Güneşi gören kardelenler misali karların altından.
Gönül, göçemeyen bir göçmen kuş, 
Kanat çırpar yokluğuna, nereye varacağını bilmez.

Kabul görmeyen dualar akıyor damarlarımdan, hepsinde sen.
Basılmış bütün harfler seninle dolu kütüphanelerde, 
Basılmamış çimenler sen, 
Dokunulmamış bulutlar sen, 
Kutuplarda ezilmemiş karlar sen, 
Volkanların içinde uyuyan lavlar sen,
Elbette çalınmamış bütün notalar sen !

24 saat saniyede 24 kare geçer gözümün önünden hayalin,
Ve herşey parçasıdır seninle kurmuş olduğum bu hayalin.

Cuma, Ocak 24, 2014

HAİN KIZ



Mor salkımlı o evde bir hain kız yaşardı,
Adamların nârası sokaklara taşardı,
Bazen bir tokat sesi yüzümüzde patlardı,
Geçkin sesli bir herif kapıları çarpardı,

Mor salkımlı o evde hain bir kız yaşardı,
Salonun lambaları sabaha dek yanardı,
Zengin arabaları sokakta tur atardı,
Zehir renkli kahkaha perdeleri yırtardı.

Mor salkımlı o evde hain bir kız yaşardı,
Geceleri sevişir gündüzleri ağlardı,
Bilinmez limanlardan bir aşığı gelirdi,
Denizin kokusunu saçlarına verirdi.

Mor salkımlı o evde hain bir kız yaşardı,
Bilekleri morarır dudakları kanardı.
Hüzün rengi gözleri acıdan açılmazdı,
İstimli vapur gibi sesi hiç duyulmazdı

Mor salkımlı o evde hain bir kız yaşardı
Sormaz kimse adını o da hiç söylemezdi
Jilet rengi bir akşam kapıları çalındı,
Şapkalı mel'un adam merdivene asıldı.

Mor salkımlı o evde hain bir kız yaşardı
Soğuk revolver koktu, kız durumu anladı
Çok az ağladı ama kocası inanmadı.
Kastı parmaklarını, gözlerini kapadı.

Mor salkımlı o evde hain bir kız yaşardı,
Sonunu anlasa da, adama yalvarmadı.
Kibrit gibi gözleri, bir parladı bir söndü,
Mor salkımlı o evde hain bir kız ölmüştü.