Cumartesi, Mart 29, 2014

ateş hırsızı

Bak şimdi; gece dediğin şeyi yıldızlar bile yenemiyor ..delip geçiyor sadece iğne ucu kadar...hepsi o...nasıl bir karanlıksa cümlesini sarıp sarmalıyor. Kainatın bütün yıldızları birleşin ! Sonuç ? gene gece galip...yenemezsin kainatın daimi gecesini leyl-i vennahar......ampulü patlak....kara delikler falan varmış yalan, kara olan delik değil...delilik....atlayamayacağın bir kayaya çıktın mı sen hiç ? ben çıkmadım, çıktımsa atladım...yandım mı suda? yandım...yandımsa piştim....pişe pişe hamlaşıyor insan..herkes pir değil...denizinde yüzemez Hakkın...sen yıldızları görmüyorsun diye yıldızlar oradan gitmiş de değil...gitmişse de sen görmüyorsun...bulut mu engelleyecek seni? eğer öyleyse zaten körsün....hiç bakma....yolundan döneceksen o yola çıkma...mecnun çöllerde benzini bitmiş elinde bidon gezen keş değil yani....nereye gittiğini bilmez ama menzilini bilir...bilir ayağını yakan kumlar gözlerini dağlayan güneş hepsi bulmak için leylayı..Leyla bir özge can mı? yoksa mecnun zaten leylayı bulmuş götürüyor mu içinde? ne farkeder?....yol toprağın üstüdür...toprağın altından üstüne çok şey çıkar da üstünden altına bir tek seni kabul eder. Başka birşeyini de yanına istemez...ceplerini boşalt yüreğini doldur o yüzden ağırlık olmasın boşuna yani.....atom çekirdeğinin etrafında dönüp duran ıvır zıvırları da görmüyorsun ama biliyorsun oradalar...sen taş görüyorsun, full hd tv görüyorsun lakin aslında hepsi atom matom tivitır mivitır hepsi böyle yani....kapansa da açılsa da gördüklerin sanal dünya...sen içine bak, içinin içine bak...kitabın kapağı vardır seni kitaptan korumak için değil, kitabı senden korumak için...içindekileri açıp oku diye...Konuşmayı öğrenememişim daha onu öğrendim.. yazmak konuşmanın harfçesi...kalem falan lazım ya da böyle tuşlu şeyler...f yazmak istediğinde düşüncenle olmuyor işte, çaba gerek...gönül gözü açık olan zaten yazmaz....ne yazarsan yaz boyunu aşamazsın, kendin kadardır yazdığın da....ister tek bir harf yaz, ister kütüphane doldur...gönülhanen boşsa yazdıkların da dolu sayılmaz. Gözlerine bakınca seni anlayan yoksa ya lensleri değiştir ya kafayı komple...fenalık bastı -beni kimse anlamoor' lardan...anlamasın kardeşim...çok mu önemli? nedir derdin? -ama işte ben...falan filan.. tamam sen süpersin zaten biz anlamıyoruz... herif 3 cilt yazmış bitirmiş hala -beni anlamoorlar...anlamazlar tabi keloğlan şu haline bak ! pergelin iki ayağı var dön dolaş aynı yeri çizer durur, iletki hangisiydi? gönye hangisi bu arada? tanjantı kotanjant geçiyor abi, beni müsait yerde indir, geç olmuş....son duraklar yok benim için...sadece yol var...yola düştün mü seni ancak sen kaldırırsın....ya varırsın ya kalırsın ama yoldan çıkmazsın... pusula hep aynı yeri gösterir senin gücün bana mı yetiyor mıknatıs ? kuzey güney harbi çıkardın içerde...varmak isteyene hepsi bahane....hani ateşi çalıp kaçan bir manyak promoteus vardı.. sanane oğlum? ne kaşınıyorsun elin ateşine?...neyse işte çalıp kaçtım ateşi...cezası var biliyorum...ama o ateşten kendimi yapıyorum, dedim ya evvelce hamdım....şimdi pişiyorum...yananı zaten allah görür....

Çarşamba, Mart 26, 2014

norveç hamsisi

sen biliyor musun bakalım o çiçek koparılınca neler hissediyor? sırf sen yârin kulağına sıkıştıracaksın diye mi yetişti o? Belki de !!! Esas yârin ne hissediyor o çiçeği görünce o mühim...Ama bunlardan da mühim dünya o çiçeğin hatrına dönüyor..Plastik şişede şu 50 kuruş sevgi mühendisliği fakültesinden terk ceviz kabuğuna benzeyen gözleriyle onu satıp para kazanıyor babalık, sen kıçının altındaki arabayı beğenmiyorsun...Merso bize terso... Uçan halı versek köylü malı der binmezsin eşşek de köylü malı..aha işte ayna ...Sualtı senfoni orkestrası çalıyor kulağında, biliyorum 3 saniyede unutacaksın söylediklerimi, boğazda diyorum balık diyorum bitti...norveçten geliyor uskumru akıntıya diyorum kürek diyorum, norveç hamsisi istiyoruz imza norveç lazları.......sen bana köprü diyorsun...tünel diyorsun çiçek desene böcek desene eski açık siyah desene...Petrol kuyusuyla bahçe sulanmaz bahçebaz, hıyarlar uzun olur sonra yanar geceleri kibrit çakınca...beyaz karanfiller varken mavi karanfil ne? neden heryer betonken karanfilleri mavi yaparlar? Tut şimdi elimi gidiyoruz kızılderili çadırı şekinde gökdelen yapacağız oturan boğa 45. katta asansör bozuk...beyaz adam gene kandırmış manitu alsın canını...barış çubukları tüttürenler narkotikte, toprağa saplı savaş baltaları kapalıçarşıda, heyhat sen bir de Otağ Rezidansı görsen...Harem dairesini fuhuş büro basmış....Otur sen gene eski yerinde iyisi mi...Biri gelip tokileyene kadar...bu betonları gri yapmayın bare düşünün bunları.. uçan kaçan vergisi başlamadan gitmeli buralardan gazoz kapağı biriktiren çocuklar gibi....hepsi büyüdü onların kimi gazoz oldu içildi kimi kapak oldu atıldı kimi şişe oldu kırıldı....hadi kalkalım o zaman biz de geç oldu canım yarın hayat var..ve bir bulut daha geçecek üzerimizden, ha unutmadan sarıkamışta 90 bin kişi ölmedi yalan, 50 bin kişi öldü en fazla, diyen de yarın bizim aramızda nefes alıyor olacak...tıpkı onlu yaşlarında başlarıyla kapsülstobu yapanlara gülenler gibi. sıkılmadın mı daha? ben sıkıldım çıkıyorum....

Pazartesi, Mart 24, 2014

Kroşe Klişe

Hayat zor klişe pazarında...her köşe başında işporta insan, sen satılırsın sen, ben satılırsam ben, kimler alır bilmem...şişede durduğu gibi durmuyor orhan veli, deli eder bu havalar adamı deli...yerde yanan her izmarite basıp ezmek isteyen adam gibi..yarın sabah sabah olduğunda tıpkı bugünkü gibi seni düşüneceğim seni...bir de klişe şişelerini kırıp patlatacağım floresan ampulü gibi..yeşil olur beyaz şarap şişesi kahverengi olur ötekisi, içi haramsa içiver tövbeleri...savaş çıkmış otlukbelinde bir vakit otlukmuş oralar her vakit beli kırılmış hain düşmanın, kim görmüş kim yazmış kim söylemiş, nice yiğitler düşmüş otluk yoluna toprağa onları kim görmüş kim gömmüş...etiler yaşamış daha önce etiler.. ortaköy ulus hep eti yediler...konstantin de karamanlıymış karamanlis dediler...Abartma deyyus sus hepsi bizim buraların...hepsi aksakallı timur geçtiğinden beri aksak ayağıyla..Behey sağlak oğlan isimsiz yatar aşağıda bir mezar taşı vardı onu da merdane yaptılar, un gibi öğütülmüş kemikleriyle döner durur adına derviş dediler. Ulular ulusu koca mevlana meze olmuş sanal dilberlere, tıfıl oğlan elinde metrobüste o da yasak ya artık dönelim siyu kabilesine...Ah be hitler amca odunla kovalar bunları yakar ateşlerini kazanlarının fırça bıyıklarıyla bağırır sen ben değilsin ulan sen ben değilsin...Brandenburg kapısında yanık bir gazel söyler sen de gideceksin der sen de göreceksin...arsenik haplarından sen de içeceksin...Çamaşırlar ipte kaldı ağır bombardımanda son mandalı takamamıştı helga bir kolu yere süründü fistanın...temizledi bomba hepsi dümdüz etti ütüledi berlini taş taş üstünde lego, tek tek diziverdi hepsini...En çok camlar kırıldı canlardan sonra sesler kısıldı seslerden sonra, göremedi bir daha fistanı o bahtsız helga...savaş cehennemdim yaşarken burada cehennem ya düşen bilir anca...vahşet falan filmdeki gibi değil ha, kol koptumu anlamazsın önce sıcaklık yayılır yere düşünce..ya sus dersin böyle değil mi o zaman sus hiç savaş isteme...umutlar titanik bacım kolaydı değil mi batarken keman çalmak...siperde bekleyen ölümcül askerler gibi bildiği dilde dua etmek, Verdun'da Marne'da galiçya'da bütün askerler vurulunca hepsi ah dedi bir tek mehmet yandım anam dedi..yandım ki ne yandım...sigara dumanı zamanı herkes bilir öleceğini halbuki. Kimse söylemez yasak sanki...çok baharsar olmamak lazım bu bahar vakti...yaşayacaksın diyene daha çok şaşırır insan...böyle mi? der böyle mi ulan..üstü kalsın...Biletler yandı koçum klişeci kaçtı....

Çarşamba, Mart 19, 2014

O kadar kendimden korkmuyordum o vakit. Gençtim ..daha genç bile değildim düpedüz gençtim. Katıksız hapis gibi...Gri duvarlar falan hiç böyle üstüme üstüme gelmiyordu, gri bulutları zaten görmüyordum. Olacak olan olur ya hep, hep olmayacak olanlar oluyordu. Gene de gülüyordum. O zamanlar somurtmayı öğretmemişlerdi öğretemeyeseceler..Kendileri hiç somurtmuyorlardı oysa gülemeyesiceler.
Rahat, hazır ol dan önceki emir değildi henüz. Hep rahattı ulan hep rahat...
Battı sonunda dalıp çıkaramayacak kadar derinlere battı...Gülün dikeni kalbe yürür mü ulan? böyle insanın içinden içinden? Kırmızı gülün kânı var şarkısı gibi...Batmadan da acıtan bakarken yakan gözler gibi...
Sus şimdi çok da önemli değil herşey hiçbirşeyden..Koca bir sıfır; adına daire derler. Yere çizersen uçmaz üstelik...Yeter ulan! uçmaz daireler zaten ateş pahası, uçanlarla, kaçanlarla hiç işimiz olamaz.
Ellerimiz dersen deme onu zaten....hiç deme..en azından -miz deme...yok çünkü..Çoktan kesip attım ben temas eden kısımlarını...ten kokusu sinmiş duyargaçlı parmak izlerime..unuttum onu da saman bir sabıka defterinde...
Boktan günlere daha vardı, güneş falan bu kadar yakmıyordu serkeşlikte. Yüksek belli dar paçalı güvercin kot pantolonlar bir de beli kemerle sıkılı agfa sarısı fotograflardaki gibi pis pis dolaşıp duruyordu kenar mahallede...
Sarı saçlı yoktu bu kadar. Playboy başına bu kadar yelloz düşmüyordu kaldırımlara. Yüz-yüz ikiyüz etmiyordu şimdiki kadar. Şimdi hep ikiyüz hep 2yüz...
Lanet olasıca köşedönücüleri sadece Ferhan oynardı U-matic videolarda..
Bi sus be bi sus kes sesini bağırma buralarda.
Sadece efkarlanınca içen, içince daha da efkarlanan efkarı umumiye reisiyim lan ben buranın...Meyhaneye çevirdiniz ulan bi susun be...Yeter...Sadece zıkkımlanırken dinlediğin Safiye var ya...O sesini salmazdı üstüne seni bu halde görse ..toparlan köpoğlusu...Sessiz ol....Ruhumun bunlara ihtiyacı yok...sana hiç yok...hiç.... Belki de var lan... var da söylemiyordur adını, duyup da içime etme diye...Et ulan et.... Alt tarafı etiz be...satsan para etmez ciğer cabası...bu kadar et ne olacak biliyor musun? aha şu şimdilik sokaklarda yürüyen yere tüküren azıp sevişen ne olacak biliyor musun? Biliyorsun..ama hala vazgeçmiyorsun....Vazgeçemediğim tek şey herşey ulan....
Bir bıraksam dünyayı rahat rahat dönsün...Olmuyor sen bıraksan o sana kaynak...Uzay bile iyidir, sessiz karanlık dünyanın rahmi orası. Burası çok bir bok da sanki....Defol git türken raus ha ne olacak pekiyi gidince ? bütün bu fenalıklar son mu bulacak ? Bir ben mi kötüyüm...Kalmam zaten kalıcı olmak ne ki? Ölmeden kalınmıyor burada...kalıcı olmak için önce gidici olacaksın. Belki arkandan biri kalır, okur iki satır yazdığını dumanlı kafayla, boktan herifmiş der...Çevirir sayfayı tükürüklü ince hastalıklı parmaklarıyla....sonra o da gider. Ağaca adını kazan lavuk kadar izin olmaz şu dünyada ansiklopedi yazsan....
Bırak be...Ne uğraşıyorsun bunlarla?...Bak kaç koyun var otlaması gereken bugün biliyor musun şu dağlarda?.. Kim ulan bunların çobanı ? Uzaktan niye gözükmüyor? Neden kaval çalmıyor artık otlakçılar...? Hava kararırken kepenek giymiş öküz çobanı bizim bildiğimiz kovboy ulan işte sığıroğlanı yani anlayacağın...neden mızıka çalmıyor ? Çok geç geldi bize mızıkayı humayun çok....Hepsinin geçmişine.... Defol git şimdi başımdan... bütün laflarım sanaydı...Hiçbirini anlamadın değil mi? O yüzden sana zaten...Anlamayacağını bildiğim için sana...Sen varsın bu dünyada bir tek..her bok senin etrafında dönüyor değil mi bu dünyada? Şu şarkı sana yazılmış, şu film senin için çekilmiş... hilkat garibesi olmuş mankenlerin giydikleri bile senin için değil mi? O saat senin, o araba da...Bütün güzel çiçekler de senin....Gökteki dolunay hatta yerdeki çamurlu aksi bile senin...al ulan al hepsini al...duvarda yarım kalmış bir gofret var üzerindeki karıncalarla senin...raflardaki kitaplar, kıytırık artistler de senin....Al götür bu dünyada çöp bırakma hakuna matata...
Yetmedi mi? Nah yeter....çıkarken kapıyı ört üstüme, kim içerde kim dışarda kimse anlamasın buradan...anahtarın olduğu taraf doğru taraf değildir herzaman.. anahtarın kimin elinde olduğu da...sahip olduğun tek şey o anahtarsa....Uzaktan aç martı sesi gibi sesler geliyor...mart mı ulan yoksa martı mı? kulakların büyüktü değil mi senin biraz? benden daha iyi duyarsın söyle bana....sustur ulan tamam yeter...Bilseydim bu kadar acıtacağını daha evvel bulurdum elin Hattori Hanso'sunu...sanal ikebana varsa sanal harakiri de vardır elbet...sanma sakın.....bütün bunlar geçecek, bunu okuyunca kimse daha iyi olmayacak, daha kötü de...tren sadece rayların üzerinden gidecek hepsi bu bir ileri bir geri....nerede inersen oradan bineceksin gene...Şimdi işim var....başının çaresine bak o mikroplar bu mikroskobun içinde yaşamıyor. Bunu da bil.