Pazar, Ekim 03, 2010

Zil Şal ve Gün

Görmek istemezdin beni böyle,
Zil şal ve gül yazmak isterdim ben de...
Üstâdı olmak isterdim,
Kırmızı fırfırlı etekler arasında kaybolmanın,
Bir Madrid akşamında lâl olmanın,
Bir gül,bir dudak, bir gün gibi varolmanın..

Görmek istemezdin beni böyle,
Yetmediği sular da varmış boyumun,
Soğuk olurmuş mermi yuvasında,
Namludan çıkana kadarmış onun dostluğu bir de...

Görmek istemezdin beni böyle,
Kaldırımlar içinde üstüm başım,
Yanımda dost diye bildiğim bir tek içim,
Dışımla kanlı bıçaklı o da bir hışım...

Görmek istemezdin beni böyle,
Kafiyesiz şiirler gibi,
Ne vezin, ne terkip,
Üzerime bir avuç su serpip,
Yürüyüp gitmek isterdin,
Toprakla tertip.....

Görmek istemezdin beni böyle,
Tahta kastanyetler vururken delice,
Kadehler yanar, kadehler söner o ağlayan sesiyle.
Son raksını bana edip gider garip Endülüs'te.
Kanar içim, kanarken şaraba içim,
Bir sana, bir zile, bir güne,
Ole !

Araya adam almayın beyler !

Şimdi sırada "ben" var..
Bir de benden içeri...
Kaçak giriş yapmış,kaynak yapmış kendi sırama...
Görsem döverdim girerken,bir de söverdim,
Araya adam alma derdim kendime...
Kuyruk ilerlemiyor doğduğumdan beri,
Önümde hep ben,
Arkamda hep ben...
Araya kaynayan gene ben....