Pazartesi, Aralık 29, 2014

Vakit Tamam


Özlemek vakti..
Çık gel gelemeyecek yerlerden, İmkansız geceler var, sabaha ulaşmayacak sandığım, oysa yıldızlar vefasız hep kaçar elimizden. Güneş kazanır daima..Alır yıldızları bağrına basar, bir dahaki geceye kadar.

Ruhlar en çok gece satılır insanat pazarında..Siyahtır bütün borsalar, kara çalar insana, el değmemiş fiyatları var bedenlerin. Ruhlar bedavaya gider; Ten alana ruh bedava..

Anlatamazsın, anlayınca sevmez kimse kimseyi, kediler bile anlamadan sever sahiplerini...Köpek gibi sadık olursun anlamayınca..Bir de özleyince..

Özlemek ok yarasıdır, uzaktan atılmış bir ok saplanır böğrüne...Korkma sevgiden ölmez kimse..!
Sevilmemek güvenlidir, kimse vurmaz seni, sevişmemek de..Günahların geçmez boyunu. Haram göğüsleri yoktur sevapların..Karam, şarap rengi dudaklar da toprağa düşer bir gün...Bâdedir beden, doyar toprak sana...

Bak ben gitmeden gözlerime, gör içinde yanmışları, sönmüşleri, kızıl lambalar yanıyor De Wallen sokağında Lut gelmiş geri, dut yemiş bülbül gibi...Moulin Rouge daha hızlı dönüyor belli...Islak adi buharlı film sokaklarında her gece bir cinayet işleniyor, insanlık geceleri ölüyor.

Sabah herşeyi siler mi? Akmış rimel, votkalı gömlek, kopuk düğme, yerdeki serseri, pişman fahişe...Hayat bu mu? Oysa sakin akar sabahları Bebek'te boğaz...O kuşlar masumdur; en çok bir balığın peşine düşerler..Doyunca ona da bakmazlar..Kuruturlar kanatlarını Haydarpaşa Mendireği'nde karabataklar..Yanlarında martılar, ağlayan sesleriyle, vapurlara selam dururlar. 

Özlemektir dünyayı çekilir yapan..
Özlemezsen hissetmezsin, saflık ne demekmiş bilemezsin.
Beyaz çarşaflar gibidir özlemek, atlas yorgan gibidir kırışsın istemezsin... 

Bir saat bir gün bir yıl bir ömür farketmez özlemenin kısası yoktur, hepsi aynı sızlatır içini..Zaman yoktur özlemek gezegeninde..

Gerçekten sevdiysen, duyduğun son cümlenin ne olduğunu asla hatırlamazsın, çünkü; duymak istememişsindir. Son olan hiçbirşey sevdaya yakışmaz zira !
Son bakışı yapan hep sevmeyendir.

Özlemek bir ses kadar yakın olmaktır. Duymasan da duyabileceğini bilmektir...
Herşey kaybolur ses kaybolmaz cihanda...ister sokakta ister bir taş plakta.

Görmesen de dinlersin....
İçine işler..
"İçli bir özleyişle bırak beni yanayım
Gözlerinde gördüğüm rüyama inanayım"


Ve sular Menekşelenir...Leylak pırıltılarla bahçeler gölgelenir..

Dönüp bakmazsın.


Cuma, Aralık 26, 2014

Rüzgarın hammadesi nedir?

Uçup gider yanımızdan, kaçırır bulutları semadan, koparır susuz yaprakları, devirir devri geçmiş ağaçları, dolanır saçlarına bazen ve getirir kokunu içime..


Sevginin hasılatıdır insan, kutsal bir dokunuşla gelir dünyaya, sevgi ile büyür, sevgi ile yaşayıp ölmesi gerekir...Piç bile olsa...Babasını bilmese de OL dendiği için olmuştur..Ve unutma kendi seçmemiştir piçliği...


Güzel şeylerden söz edelim, hep kaçalım usturanın keskin ağızından sakalını da keser başını da.. 

Evrende bir toz zerresinden küçük yer kaplayan kalbine bütün kainatı sevecek bir büyüklük bahşedilmiş...Kullan diye..

Vazgeçme leyladan ona varamadım diye, çöller biter, lakin yoktur sevginin hududu..kanma sen  bu dünyanın tatlı yüzüne güler sana takılıp düşünce ....


Ara sıra bak aynanın sırlı tarafına sırları keşfet, başkalarının haline gülme, ağlanacak haldeyken...

Güzel bak güzeli gör, kötüyü görmek marifet değil. Kalbini karartma asla, bir gün bir ışık yanar bir güneş daha doğar belki üstüne...bugün dün oluverir ve yarın bugün olduğunda dertlerin bitiverir..
Derdin varsa yaratılmışların içindedir dermanı da..

Mevlana' yı anlamak için Şems olmak gerekmez...Bürün sevgi örtünü, aç kalbini kâfi..Teslim olmaktır gerçek aşka, meyletmektir bu yolda harâbata...


Yanında mutlu olduğun insanlar varsa yanında ol...yâdında değil...

Altın olup elden ele gezme, sağlam dur demir gibi, sevenin kalbinde..

Hürmet et ki hürmet bulasın kapılardan...

Acını sev sorularının cevabı onun içinde gizli çünkü..

Kimsenin seni karanlığıyla boğmasına izin verme..Işık saç etrafına hapset karanlığı..

Cehennemin varlığında şüphe ediyorsan bak etrafına..sevgisizlerin kalbinde görürsün o amansız ateşi...yakar seni elini bile sürmeden...bazen bir sözü bazen bir bakışı yeter. Alev gibidir sevgisizliğin kanatları..
Yarım kalmaz bitmeyen eğer başlamamışsa, korkma !
Geleceğinin güzel olması için şu anın da güzel olması gerekiyor o halde fark et..İçindeki ışığın aksetsin sevgi duvarına.

Kapına geleni geri çevirme belki mutluluk getirmiştir sana..


Herkes iyidir kendine göre, herkes içinde el değmemiş bir aşk taşır, mesele çıkarmak onu içinden.. 

Dostum var diyorsan bir hançerlik yer ayır sırtında, bir gülün dikenini bekle avucunda..Ama dostunu yarı yolda bırakma..

Dost sohbetinin kokusu vardır her birinde farklıdır..Vazgeçme muhabbetten.

Öğütler unutulur sadece acıları hatırlarsın..


Yıllar geçer aklar basar başını, İçinde bitmeyen türküler vardır kimsenin bilmediği.

Unutulmamış şarkıları vardır herkesin hiç söylemediği.
Hiç yaslanmamış başlar vardır omuzuna.
Söylenmemiş sözcükler vardır kulağına..
Titreyen elleri vardır farkettirmediği, 
Bir yüreği vardır sevgiden mamül.
Hiç el değmemiş, hiç göz değmemiş şiirleri vardır..
Sadece sahibine ait...
Rüyalarda bile buluşulmayan randevular gibi.....
Suskunluk ikrar eder sevdayı....






Cumartesi, Aralık 13, 2014

Happymiz birimiz için...



Hepiniz varsınız kır saçlarda, kırık çizgilerde yüzdeki…Yürekteki kırıklıkların, dışardaki soğuk bozkırların…
Hepiniz oradaydınız gülerken de…

Hayatın en gamsız saatlerinde…Kahkahaları ücretsiz dağıtırken el ilanı gibi sokaklarda…Hepiniz oradaydınız..
Ortaköy’de bir otobüs durağında, soğuktu da, çok değil… Kadife gibiydi teni, el gibiydi elleri…her zaman.. Genç miydik? çocuk muyduk? çok muyduk ? neydik…? Hayat başlamıştı yeni her şeyi eskitmek için..

Kasetler yıprattık çok, hataların az ama öz yıllarında.. Göremez insan sislerin arasında mektup kuşlarını, sadece seslerini duyar kanat seslerinin. Yüzen balıklar ses çıkarır mı denizde? Çıkarır sen duymasan da…Her dalgada payı vardır küçük yüzgeçlerinin ve göremezsin.. Hayatını yazdığın mektuplardan çıkartamazsın.

O zamanlar sarışın değildi kadınlar bu kadar, hiç siyah olmadıkları kadar..
Küçük siyah kömür gözleri de böyle..içindeki ateşi yakardı cürmüyle orantısız..

Yasak olanları öğrendik sırayla, imkansız dönemeçleri, her şeyi göze alıp sessiz sevmeleri, olamzlıkları yüklenip yürüyüp gitmeleri..
Yazmayı öğretti sevmek, okumayı da..Her satırda aradık baht-ı kara kendimizden parçaları..Müzik diye dinlediklerimizin notalarında değil sözlerinde dolaştık hep unutmak ve unutmamak için..

Şu boğazın ortalarından gelen hoş ses, kahkahayla gülmek arası, isimsiz bir nida..İsimsiz bulutlar gibi geçmiş gitmiş üstümüzden de, yağmuru hep ıslatmaya devam etmiş….
Kar örter gözle görülenlerin üstünü, görülmeyenleri eritmez altında…donmaz zaman..

Her şey olmayacağına varır… Ve sonunda bir gün olur.. Çay gibi demler hayat insanı 15 dakikada içer… İçinde yaşattıkların asla ölmez sen ölene kadar… Söyleyemediklerimiz yaşayamadıklarımızdan daha acıdır çünkü..

Hissettiklerin dokunmaktan daha kutsaldır.. Mutlu olmak için sahip olmak gerekmez zira.. Hala arasında yaşadığını biliyorsan siyah saçların….
Ole…