Pazartesi, Aralık 27, 2021

İsim-siz

 

Görmemek seni; Ölmemek..


Sessiz rüzgarların dili

Sence konuşur

Koşup çarptığı duvarlarında soğuk sarayların

Ve dolandığı şehrin sokaklarında

Senin adın söyleşir

Kimsenin basmadığı eski kaldırımların

En kuytularında saklanır

Sırlı bir ismi köşebucak kaçırır

Yağmur olur yağar kubbelere

Rahmet olur süzülür çimenlere

Dökülür ağlayarak gülen çiçeklere


Duyulmaz bir yakarışla

Yakar kalbini söyleyenin

Bir isim ki

Her hecenin gecesi bilmeyenin

Bütün şarkılar onun bütün makamlarda o

Kimse bilmez hâlini bir aşk-ı muammadır o


Sensiz kalmış garip diller neylesin

Susuz kalmış dudaklara çaresin

Duysun sesini alem dinlesin

İsmini bilmeyen dua eylesin. 





Beste : Cinuçen Tanrıkorur 
Güfte : Feyzi Halıcı 
Makam : Kürdîli Hicazkâr 
Sözleri: 
Şavkıması sana doğru yolların 
Sana doğru denizlerin çağrısı 
Çırıl çırıl ötelerde bir güzel 
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim 
Çıkmaz sokaklarda bu minyatür kim 
Bu göğüs kim, ya bu gözler, bu saçlar 
Uzak bir özlemde ayak seslerin 
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim 
Bu yıldızlar doğan günü çağrışır 
Bu gündüzler gözlerini çağrışır 
Ya kimlere verdin avuçlarını 
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim 
Vurdum tellerine seni sazımın 
Sende anahtarı alın yazımın 
Yağmur yağmur serpil yalnızlığıma 
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim.


Pazartesi, Aralık 13, 2021

An yazmalım


Soğuktu ellerin ayazda

Kız kulesinden bile 

Gözlerin çok uzakta değildi

Kapalıydı sımsıkı

Sarılırken soğuk duvarlara

Kim geçiyordu aklından 

Tebessüm dudaklarında

Kokun taşınmaz Rus şilepleriyle

Savrulup gider ellerimden

Sen sin sinen üstüme hiç çıkma.

Yıldızlar yanar uzaklarda

Tütmeden burnunda öyle ışıyıp söner.

Nefesin yok, sadece sesin kulaklarımda

Ve aynadaki aksin 

Hep seni gösteren saatler gibi

Silinip gitmez sırların arkasından.

Bir kaç satır yazı, bir kaç satır 

Okudukça böler parçalar heceyi

Kitapsız harfler 

Okudukça büyütür gölgeleri

Kaldırımlar sensiz ve taş duvarlar

Ve dudakların yangını sokak

Üstümüz başımız kızıl olmadan gel 

Yanmadan sokak lambaları

Serseri köpekler bağırışmadan gel

Gel martıları daha kızdırmadan

Kes hesabı seni soranlardan

4 mevsim sen olmadan gel.





Eser: Cahit Berkay

Keman: Canan Anderson




Cuma, Aralık 10, 2021

5.tekil şahıs

 

o kadar çok seviyorum ki seni

Seni tanrı saklasın

senin bütün belaların benimle !

O kadar çok seviyorum ki seni,

3. şahsın şiiri yanında hiç kalır..

sustum bulutlar geçti,

saatler ve anlar

bir sen anlamadın

ya da.... tecahül-i arif..!

sessiz kaldım olmadı

söylesem kifayet etmedi..

 yettiremedim..

biraz sonra şafak sökecek,

Hamleti'in horozu ötecek

Ve sen bir az sonra,

İnkar edeceksin herşeyi

olsun et be..

sensiz de sabah olur

güneş doğar

hatta batar

ama sensiz..

bilmediğin sensizlikle

mutlu yaşa şimdibı bensiz 

ben kimim ki?

sensiz?

Sus biliyorum herşeyi

kara delikler yutar güneşi

tanrı evrenle barbut oynamaz

tutma ellerimi tamam

yanaşma

tarabya koyunda binbir taverna

adın yok, sen yokdun

ama sen

yalnız sen vardın.

yağmur ıslatmış kara sokakları

gece yeni camii önünde

kimse yokken

sen düştün aklıma

sen ve yıldızlı çehren.

ıslanmak kolay

sensizlikle

gel de sana sor...

içim dışım sen

gözümün nuru...

yeri değil

ama yine de...

seni çok...

tamam sustum. 

Sus.. söylemem




Zülfü Livaneli

"Sus Söyleme"




Pazartesi, Kasım 22, 2021

Pappafico

 

sadece dursak orada, deniz kenarında,

balık bile tutmasak, ufka bile bakmasak..

sadece dursak orada,

el sallamasak gemilere, koz helva bile almasak,

sadece dursak, kuru midyelere basmasak,

bağırgan martılara aldırmasak

öylece dursak.

güneş batsa gitse, gölgemiz bile bitse

sadece denizin kokusunu duyup,

öylece kalsak,

hatta sen gitsen, ben de kalmasam orada

ama işte

öylece kalsak

orada

deniz kenarında

sıcaklığımız bile kalmasa oturduğumuz bankta,

yediğimiz simitin kırıntıları uçsa karışsa boğaza

ama biz hiç gitmemiş olsak

kalsak

orada denizin kenarında..

Olur a !

Biri görse bizi

hatta göremese

burada olduğumuzu kimse bilemese

şu kule şu köprü şu sur

şu geçen umursuz vapurlar

bizden kimseye bahsetmese

fakat biz kalsak

orada

denizin kenarında

hep kalsak

unutulsa isimlerimiz

silinsek bile dünyadan

bir gülü beraber dermeden

üstümüze çiğ bile yağmadan üstelik

kalsak orada

denizin kenarında

sen ve ben olmadan da

dönecek dünyada

hep kalsak.

orada

denizin kenarında.




Perşembe, Kasım 18, 2021

sen saati-zen saati

"çocukluk rüyalarında, öğretmeninin cezalandırdığı bir öğrencide, hayatın ilk macerasının başladığı bir istasyonda, şüphelenende, inananda / göreceksin, kendini tanıyacaksın,

 her saniyede, her neşede, her gözyaşında / göreceksin, kendini tanıyacaksın, 

şu çocukta, bu insanlar arasında, hepsi senin gibiler, 

hiç zaferle taçlandırılmamış bir sanatçının düşlerinde, bugün taptığını yarın inkar eden bu bencil dünyada, korkanlarda, üşüyenlerde / göreceksin, kendini tanıyacaksın, 

her saniyede, her neşede, her gözyaşında / göreceksin, kendini tanıyacaksın, 

şu çocukta, bu insanlar arasında, hepsi senin gibiler göreceksin, kendini tanıyacaksın, 

senin için hissettiğim bu aşkımda, evet, göreceksin, kendini tanıyacaksın."


Görüyorum seni bana bakmayan gözlerini

o meraklı

o kocaman

o dünya gözlerini

bütün yıldızları yakmaya yeter

içindeki ateş

duyuyorum suskun dillerini

önüne düşen saçlarının kısa rüzgarını 

getirdiği amber kokularını

çok uzaklardan

çıplak ayaklarının bastığı taşların serinliğini

duyuyorum

kaç dil varsa hepsinde ayrı ayrı 

seviyorum

heryerini

kalp sever sadece

kalp unutmaz

ellerin buz tutmaz

ne sabah ayazında

ne akşam güneşinde

kalp sevdi mi

mevsim tanımaz

yakın daha yakın ufuklar her bakışta

demirli gemiler yol almaz

bakmakla eskimez fotoğraflar

sessiz sensizlikler diyarında

büyür geceler en az gün güzler kadar

dökülür yaprakları hecelerin

tarifi olmaz sensiz gecelerin

güneş doğmuş olsa da garbın afakına

gölgesi düşmez soygun duvarlara

 sevda sözlerinin

karanlık korkutmaz zifir sevdaları

dumanı tütmez içten yanan kalplerin

sus söyleme

sana ait değil bu sevda

sevenin sadece

bunun zamanla ilgisi yok

başka bir şeyle de...

kara bir delik dönüp durur içimde

iyi ki varmış 

iyi ki karaymış

delik deşikmiş iyi ki

başka kapılar açmış

saatlerimiz sensizliği gösteriyor bir kez daha

övünç madalyası gibi göğsümde

gülmek için başka neye gerek var?

kol saati cep saati duvar saati 

hepsi her an aynı zamanı gösteriyor

sen saati...




Eurovision 1973 Winner Reprise - Luxembourg 

Anne-Marie David 

Tu Te Reconnaîtras

Pazartesi, Kasım 15, 2021

Benli sen




Her şey geçer

Sen geçmezsin

Eflâtun yıldızlar yanıp söner sözlerinde

Özlenen bir vapur düdüğü duyulur bazen

Ah bir sis olsa içimde

Duysam uzaktan.

Herkes ayrı sen

Hiçbiri sen değil

Kiminin gözleri sen

Kiminin saçları

Kiminin dudağı sen

Kiminin kaşları

Herşeyi sen olan bir sen varsın

Kimsenin seni sen gibi değil.

Ne uzaktan ne yakından

Avuntudur özlemin adı

Bir parmak bal

Ateşiyle yakan.

O olsun istersin o olmayan herkes

Tutmaz yerini güneşin mumun ateşi

O olsun istersin

Hiç değilse bir gülsün

El de olsa

Hep olsun istersin

Hiçbiri yerini tutmaz sesinin

Duymak istersin

Görmek istersin

Rüyalar yetmez

Düşlere ellerim yetmez.

Sen aynada gördüğüm akis

Bir bilsen böyle sevdiğimi

Ben olmak istersin.





Dün gece mehtâba dalıp hep seni andım

Öyle bir ân geldi ki mehtâp seni sandım

Sevgili rüyâna mı aldın beni bir dem Öyle bir ân geldi ki mehtâp seni sandım

Beste: Semahât Özdenses Güfte: Mahmut Nedim Güntel Makâm : Hüzzâm

Pazar, Ekim 31, 2021

sıfır yerçekimi


Sevmek sevgili Ophelia

zamanla ölçülmez

saatler işlemez onda

geceyarısı 12 yi vurduğunda da

bir mızrak boyu yükseldiğinde de güneş

değerinden eksilmez

ne dünün zehirli mızrağı işler sevdanın kalın zırhına 

ne yarının ucu kesik mermisi

sevmek hep şimdiki zamandır

sevene..

ister ipek şal kumaşlar içinde

ister yeşil çaputlara sarılı

ister camdan köşkler içinde

ister bir kıl çadırda

ister bir nefes kadar yakın

ister kainatı diğer ucunda...

sevmek

yârin bir dudak uzağında...

görmeden, duymadan, dokunmadan

yanmadan yakmadan 

sevmek

beklemeden ellerini 

hep hayal etmek

sevmek

dünyaları ayağına sermek

gözlerin

sıfır yerçekiminde

hep aynı

bakıyor 

sessiz ve heybetli dağlar gibi

uzaklaştıkça daha çok büyüyor.

Gel şimdi sessizce binip gidelim 

atlas yelkenlilerle yaralım gecenin matemli sularını

ve dünyanın bir yerinde doğan güneşin peşinden koşalım.

sensiz sabahların şafağı solgun

 güneş bile sensiz yorgun

sevmek için tek kişi yeter de 

sevilmek için 

sevmek yeter.


Cumartesi, Ekim 30, 2021

Öz-den


Ellerin şimdi benden çok uzaklarda..

Kalpler düşerek kırılmaz sırça saraylarda

Bir ayrılık şarkısı çalar eski plaklarda.

Göçmen kuşlar bile dönmeyecek bu sene

Götür hadi, beni de götür gittiğin o yere

Yolculuk vakti gelip çıkınca sefere

Sen de benim gibi gülersin kadere.

Son yaprak düştü daldan

O son kuş uçtu

Solmaz denilen nice gonca gül soldu

Hani bu kış da kalacaktın n'oldu?

Sevdiklerin bakakaldı ardından

Boynu bükük o dallar durmadan seni sordu.

Hiç ses yok şimdi gezdiğin o yollarda

Kuşlar mahsun çiçek solgun boş sokaklarda

Bilmem ne haberler var bilinmez diyarlarda

Suskun saatler durmuş yaslı duvarlarda.

Gözlerin yok artık beni görecek

Ellerin yok artık beni sevecek

Nefesin yok artık bana verecek

Bir ben varım senden çok

Seni sevecek.





Edip Akbayram- Darmadağın



 

Salı, Eylül 21, 2021

Yutan El Aman

 

Sen bunu okurken 

Ben seni çoktan sevmiş olacağım..

Bir vapurun arka tarafında köpüklü suların sesleriyle

Martılara simit atacağım..

Sen bunu okursan,

Ben sana yazmamış olacağım

Gözlerine bakamayan aklım

Çoktan uçmuş olacak..

Sen bunu görmezsen,

Ben zaten olmayacağım

Yokluk içinde varlık

Varlık içinde çokluk gibi.

Sıfır noktasında aşk varolmanın

Yutan eleman mı yakan eleman mı?

İçen eleman her zaman seven eleman.

Düşman birlikleri saatlere yerleşmiş

Truva atları gibi dakikalar

İçimizde girmiş bekliyorlar

Çıkıp bitirelim işlerini,

Doğru yerde doğru zamanda

Geriye çalışsın saatler.

Sussun zaman, 

Çalmasın Big Ben.


Bir kayıt tuşu kadar yakınken sana 

Sayı tuşuyla mağlup kilometreler şimdi...

Apansız çıkagelmez sevdalar

Böyle güzel tesadüfler bu dünyada yaşanmaz.

Sözde yaprak da yeşil uzaktan

Ama bakınca damarları var

Renk renk yaşamlar dışarıdan

İçerde hep yaranın rengi.

Yaranın rengi olmaz mı?

Sıfırın rengi.

Kan tüküren meyhaneler gibi

Gecenin rengi tüten dumanlar üstümüzde

Ay da var üstelik bir el değmelik..

Bir gece var bir gece yok 

Ayvazovski'nin yanaştığı rıhtım da yok..

Moskova radyosunun kısa dalga yayını da..

Sen de..

Sıfırlanmış hayat...

İyi ki öyle...

Şikayetsiz yaşamak önemli olan.

Ne çekersen çek...

Tek çektiğin sıfır.

Sıfırı da çekmek gerek.

Saatler sıfırı vurmaz hiç bir zaman

12'den 1'e atlayınca sıfır olmadan

Kimsenin bilmediği 

Kimsenin duymadığı zaman

Yaşam duracak.

Saatler hep sıfırı vuracak.  

Hiç susmamacasına.

Hep seni çalacak

Big Sen.





Dahi Esin Engin'in müthiş bestesi

"Çalıkuşu"

İcra eden: Lola Astanova



Perşembe, Mayıs 27, 2021

Harc-ı âlem

 Yok yok 

Sen yine bildiğin gibi yap

Bu dolunay falan bizim gibi harcıalem adamlara gelmez.

Yalnız kaldığın akşamların rengi hep renksiz

Hep yalnız oysa insan akşam

Sesleri vuruyor kaldırım taşlarına geceleri 

Kalpaklı adamlar dolaşmış buralarda bir zamanlar

Tüten bacaların isi sinmiş üstlerine cephe gerisi gibi

Uzaktan vapur düdüğü vurup Üsküdar tepelerine

Yine düşünce tahta evin pervazlarına

Bir yaşlı ases vurup yere asasını uyandırmadan bebeği

Çoktan köşeyi dönüp inmişler de sahile

Çırpınan bir istimbot içine atlayıp iskeleden

Bilmemnere cephesine sır olmuşlar dönmemecesine..

Şimdi asfalt kokuları içinde yalnız bir gecede

Bunları hiç bilmeyen çocuklar okuldan dönüyorlar

Sen ben herkes aynı....

Nefes alıp yer içeriz de

Ne sokak aynı sokak ne gökyüzü aynı gökyüzü

Ne insan aynı insan..

Sevmek falan bizim gibi harcıalem insanlara uymaz gülüm

Yok yok 

Sen yine bildiğin gibi yap.

Biz çırpınan bir istimbota atlar da gideriz kör gece

Bilmemnere cephesine..

Unutulmuş adımızı ya cephane sandığına yazarız 

Ya da kıvrık tütün kağıdına

Onu da yakar duman ederiz en fazla...

Yok yok

Sen yine bildiğin gibi yap,

Bizim gibi harcıalem adamlara değmez

Susup bakarız süngü hücumundan önceki son gecede 

Yanıp sönen yıldızlara...

Zikredilmez memnu adını da 

Göz kırpan bir yıldıza takarız en fazla.







Kaynak: Hacı Taşan Derleyen: Nida Tüfekçi
Solist: Erdal Erzincan


Bugün ayın ışığı 
Elinde bal kaşığı 
Yine nerden geliyonda 
Mahlenin yakışığı 
Vay nerdesin nerdesin 
Kaldır camın perdesin 
Diyeceğim çok amma da 
Kalabalık yerdesin 
Köprüden geçti gelin 
Elinde deşti gelin 
Sallan boyun göreyimde 
Gençliğim geçti gelin 
Vay ne olur ne olur 
Sevda sırınan olur 
Gözdür alemi gezerde 
Gönül biriylen olur




Pazar, Nisan 18, 2021

Tercihli Yola Girilmez !

Biliyor musun?

En iyisi yalnızlıktır bütün tercihlerin..

Kendi ipini kendin çekersin uçurtmaların

Kendin yanarsın sadece oyunlarında

Sadece kendin olursun..

Cebinde birikmiş kağıt mendilleri kendin boşaltırsın

Kendin silersin gözlüklerinin camını

Araba kullanırken kendin kapatırsın radyonun sesini

Birden kendin açarsın sabaha karşı pencereni.


En iyisi yalnızlıktır bütün tercihlerin,

Hesabını kendin verirsin kendine

Soran olursa o yaptı dersin 

Şikayet edersen sağ elinle sol eline

İftira atarsın kendi kendine..

Karanlıkta da oturursun istersen

Gündüzleyin ampulleri de yakarsın.

Keyfini kaçıracak ne varsa kendin yaratırsın

Başkasına yük olmadan..

Git başımdan dersin başına..

Alır başını gidersin tek başına..

Arkandan bir el sallayanın varsın olmasın

Yalnız gelmiştin zaten dünyaya...

En iyisi yalnızlıktır bütün tercihlerin

En doğrusu olmasa da... 




Söz-Müzik: Yıldırım Gürses

Solist: Pink Martini & China Forbes

Çarşamba, Şubat 24, 2021

Okuyanın yazısı

"Sevmek yaşamak gibi geçici değildir

Ölüm gibi kalıcıdır."


Söz uçtu hep,

Bütün söylenenler unutuldu belki, bütün o güzel anlar.. Gözlerin gözlere değdiği, parmakların birbirine dokunduğu, dokunduğu an içinde kainata dokunuyormuş gibi olma hissi..Unutuldu çoktan. Unutan olmak daha iyidir,  az acılı Adana olmaz.. Hatırlayan yanar, dönmez.. Dönmeyendir yanan.. 

Tam telefonu kapatırken bir vapurun düdüğünü duyup olduğu yeri anlamak gibi, içi cız ettiren gereksiz detaylarla örülüdür anılar. Bir ses bir koku bir bakış, kim bilir ne zamandan kalmış bir saç teli vesaire vesaire.. hatırlayanın cehennemidir bunlar. Buraya bakmıştı buraya dokunmuştu bunu yemişti bunu demişti.. Sil tuşu gerektiren beyhu-delikler. Oysa dolunayı herkes görür... Hususi bir abartıya gerek yok, düz beyaz bir tabak varsay, yok say bütün yüklü anlamları, yok denize düşmüş, yok şavkı vurmuş.. Üzgünmek istiyorsan nişan al, ateş...

Kar yağınca hayvan gibi inleyip ağlayanlar biliyorum, oysa kardaki ayak izleri çabuk silinir. Yağmurda yürüyüp melankoli yaparken sırt üstü 15 gün tedavi gören yavruslar da biliyorum.. filimlerde olur onlar dememe rağmen dinlemeyip rüzgarda kayalıklarda denize bakıp enjeksiyon ağına düşen biçareleri de...

Halbuki; hatırlamak unutulmaması gereken bir şey. 

Zamanında, doğru yerde doğru zamanda kendini paralamak iyi gelebilir bazen. Yaşadığını hissettirir kanırtan hassasiyetler. Bir daha hiç gitmeyeceğin bir yere gidip zorla kendini krater ağzından aşağı  bırakmazsan hatırlamak iyidir. 

Nefesin kesilince nefes aldığını anlarsın.

Hatırlayamadım demek yasaktı bir zamanlar TRT''de. Anımsayamadım dendirilidi.. Dendirililom.. Beni hatırladın mı? diyene anımsayamadım demek biraz daha kibarca sanki..Hatırlayamadım sert kaçıyor biraz galiba.. Anımsayamadım... Animasyon..

Sevmek güzeldir, unutulmak dışında...

Kesekağıdı yapıp satan bir abi vardı çocukken, yan taraftaki eski köşkün en alt katında kalırdı. 3 tekerlekli motorlu bir sakat arabası vardı. Kalın camlı kalın koyu çerçeveli gözlükleri bir de cuma hutbesi bıyıkları vardı. Pazarcılara, yakın esnafa darada ağır çeken kalın kesekağıtları yapardı gazete kağıdından. Bazen bahçedeki tahta masada onun mürekkep lekesinden kararmış kalın parmaklarını takip eder gazete kağıtlarını nasıl kıvırdığını seyrederdim. gazetelerin üzerindekileri okumaktan olacak hiçbir zaman kesekağıdı yapmayı öğrenemedim. Bazen resimli romanlardan bazen çıkma kağıtlardan ancak çoğunlukla günlük gazetelerden kesekağıdı yapardı. Yalnız, siyasi ya da dini bir ibare varsa onları kullanmadığını ya da görünmemesi için ters katladığını hatırlıyorum. 

Unutulmayan hatırlanmaz.

Su içmeyi unutmak gibi değil insanı unutmak. İkisi de zararlı.. Ne yaparsan yap nefes almayı unutamazsın. Araba kullanmayı, bisiklete binmeyi unutamazsın, unutulmayı unutamazsın. Aklına gelince ehliyetini verirler eline, sür bakalım gidelim Acışehir.. Neden kötü isim koymazlarki kentlere..? O da lazım oysa.. 

Ben unutmam, çok iyi unutulurum.. 

Bütün unutmayanlar unutulmaya mahkumdur. Yaz kızım.. failin en acı tarafından unutulmasına......

Amaaan, insanlar mutlu olsun be.. Unutmak isteyen unutsun, unutmak istemeyen unutmasın. Acı çekmek de mutluluk verebilir bazen. Onun da kendine has bir hazzı var.. Milyonlarca arabesk yanılıyor olamaz. 

Velhasıl, herkes mutlu olsun. Yaşadığı an önemli insanın. Bir harf sonrası yok yaşamanın. Söz uçar yazı yazanın değil okuyanındır. 



SEVMEKTEN KİM USANIR

Solist: Hüner Coşkuner

Beste: Teoman Alpay

Güfte: Münir Ebcioğlu

Makam: Rast