Çarşamba, Mart 19, 2014

O kadar kendimden korkmuyordum o vakit. Gençtim ..daha genç bile değildim düpedüz gençtim. Katıksız hapis gibi...Gri duvarlar falan hiç böyle üstüme üstüme gelmiyordu, gri bulutları zaten görmüyordum. Olacak olan olur ya hep, hep olmayacak olanlar oluyordu. Gene de gülüyordum. O zamanlar somurtmayı öğretmemişlerdi öğretemeyeseceler..Kendileri hiç somurtmuyorlardı oysa gülemeyesiceler.
Rahat, hazır ol dan önceki emir değildi henüz. Hep rahattı ulan hep rahat...
Battı sonunda dalıp çıkaramayacak kadar derinlere battı...Gülün dikeni kalbe yürür mü ulan? böyle insanın içinden içinden? Kırmızı gülün kânı var şarkısı gibi...Batmadan da acıtan bakarken yakan gözler gibi...
Sus şimdi çok da önemli değil herşey hiçbirşeyden..Koca bir sıfır; adına daire derler. Yere çizersen uçmaz üstelik...Yeter ulan! uçmaz daireler zaten ateş pahası, uçanlarla, kaçanlarla hiç işimiz olamaz.
Ellerimiz dersen deme onu zaten....hiç deme..en azından -miz deme...yok çünkü..Çoktan kesip attım ben temas eden kısımlarını...ten kokusu sinmiş duyargaçlı parmak izlerime..unuttum onu da saman bir sabıka defterinde...
Boktan günlere daha vardı, güneş falan bu kadar yakmıyordu serkeşlikte. Yüksek belli dar paçalı güvercin kot pantolonlar bir de beli kemerle sıkılı agfa sarısı fotograflardaki gibi pis pis dolaşıp duruyordu kenar mahallede...
Sarı saçlı yoktu bu kadar. Playboy başına bu kadar yelloz düşmüyordu kaldırımlara. Yüz-yüz ikiyüz etmiyordu şimdiki kadar. Şimdi hep ikiyüz hep 2yüz...
Lanet olasıca köşedönücüleri sadece Ferhan oynardı U-matic videolarda..
Bi sus be bi sus kes sesini bağırma buralarda.
Sadece efkarlanınca içen, içince daha da efkarlanan efkarı umumiye reisiyim lan ben buranın...Meyhaneye çevirdiniz ulan bi susun be...Yeter...Sadece zıkkımlanırken dinlediğin Safiye var ya...O sesini salmazdı üstüne seni bu halde görse ..toparlan köpoğlusu...Sessiz ol....Ruhumun bunlara ihtiyacı yok...sana hiç yok...hiç.... Belki de var lan... var da söylemiyordur adını, duyup da içime etme diye...Et ulan et.... Alt tarafı etiz be...satsan para etmez ciğer cabası...bu kadar et ne olacak biliyor musun? aha şu şimdilik sokaklarda yürüyen yere tüküren azıp sevişen ne olacak biliyor musun? Biliyorsun..ama hala vazgeçmiyorsun....Vazgeçemediğim tek şey herşey ulan....
Bir bıraksam dünyayı rahat rahat dönsün...Olmuyor sen bıraksan o sana kaynak...Uzay bile iyidir, sessiz karanlık dünyanın rahmi orası. Burası çok bir bok da sanki....Defol git türken raus ha ne olacak pekiyi gidince ? bütün bu fenalıklar son mu bulacak ? Bir ben mi kötüyüm...Kalmam zaten kalıcı olmak ne ki? Ölmeden kalınmıyor burada...kalıcı olmak için önce gidici olacaksın. Belki arkandan biri kalır, okur iki satır yazdığını dumanlı kafayla, boktan herifmiş der...Çevirir sayfayı tükürüklü ince hastalıklı parmaklarıyla....sonra o da gider. Ağaca adını kazan lavuk kadar izin olmaz şu dünyada ansiklopedi yazsan....
Bırak be...Ne uğraşıyorsun bunlarla?...Bak kaç koyun var otlaması gereken bugün biliyor musun şu dağlarda?.. Kim ulan bunların çobanı ? Uzaktan niye gözükmüyor? Neden kaval çalmıyor artık otlakçılar...? Hava kararırken kepenek giymiş öküz çobanı bizim bildiğimiz kovboy ulan işte sığıroğlanı yani anlayacağın...neden mızıka çalmıyor ? Çok geç geldi bize mızıkayı humayun çok....Hepsinin geçmişine.... Defol git şimdi başımdan... bütün laflarım sanaydı...Hiçbirini anlamadın değil mi? O yüzden sana zaten...Anlamayacağını bildiğim için sana...Sen varsın bu dünyada bir tek..her bok senin etrafında dönüyor değil mi bu dünyada? Şu şarkı sana yazılmış, şu film senin için çekilmiş... hilkat garibesi olmuş mankenlerin giydikleri bile senin için değil mi? O saat senin, o araba da...Bütün güzel çiçekler de senin....Gökteki dolunay hatta yerdeki çamurlu aksi bile senin...al ulan al hepsini al...duvarda yarım kalmış bir gofret var üzerindeki karıncalarla senin...raflardaki kitaplar, kıytırık artistler de senin....Al götür bu dünyada çöp bırakma hakuna matata...
Yetmedi mi? Nah yeter....çıkarken kapıyı ört üstüme, kim içerde kim dışarda kimse anlamasın buradan...anahtarın olduğu taraf doğru taraf değildir herzaman.. anahtarın kimin elinde olduğu da...sahip olduğun tek şey o anahtarsa....Uzaktan aç martı sesi gibi sesler geliyor...mart mı ulan yoksa martı mı? kulakların büyüktü değil mi senin biraz? benden daha iyi duyarsın söyle bana....sustur ulan tamam yeter...Bilseydim bu kadar acıtacağını daha evvel bulurdum elin Hattori Hanso'sunu...sanal ikebana varsa sanal harakiri de vardır elbet...sanma sakın.....bütün bunlar geçecek, bunu okuyunca kimse daha iyi olmayacak, daha kötü de...tren sadece rayların üzerinden gidecek hepsi bu bir ileri bir geri....nerede inersen oradan bineceksin gene...Şimdi işim var....başının çaresine bak o mikroplar bu mikroskobun içinde yaşamıyor. Bunu da bil.

Hiç yorum yok: