Cuma, Şubat 19, 2010

Ne istasyonlar geçti dışımdan bağır çağır..
Ne isler bıraktım ardımda kömür kara..
Raylar kaydı altımda hep yol boyunca
Ben hep durdum aslında ..
Akrebim durdu yelkovanım kovaladı
Saat hep durdu aslında..
İnsanlar gelip geçti yanımdan,
Konuştular benimle..
Ben hep sustum aslında
Yağmur olup bir şişeye yağdım..
Ben hep taştım aslında..
Kaç uçak geçti üzerimden
kaç vapura el salladım hiç sıkılmadan,





Salı, Şubat 16, 2010

Bir kör Martı !

En kötüsü de buydu..
Kör olmuştu..
Zaten eli kolu olmayan bir canlı,bir de üstüne kör olmuştu..
-Ne yapacağım ben diye düşündü.-Ne bok yicem şimdi?
Farzet ki gece oldu? Farzet gözlerin kapalı? Farzet körebe oynuyorsun boğaziçinde..
Farzet farzet nereye kadar?
Hiç mi gündüz olmayacak yani artık?
Hiç mi göremeyeceğim annemin yüzünü?
Hiç mi bir minarenin tepesine konup seyredemeyeceğim gelip geçen vapurları ?
Seslerini duymak nereye kadar ?
Balık pazarında rakı kadehlerini tokuşturan sevgilileri sadece seslerinden mi tanıyacağım?
Ya Galata kulesi ? Ya Rumeli Hisarı? Ya Yoros Kalesi?
Ya Beykoz'da ağ tamir eden balıkçının türküsü? Radyodan dinler gibi farzet be!
Yok olmaz....
Bu şehir kör hiç çekilmez..
Alışırsın belki körlüğe bir balıkçı besler seni harap kahve önünde..
Heybelide bir kediye yem olmazsan..
Ulan uçayım gideyim buralardan,hiç değilse gökyüzünde öleyim..
dedi demesine de.....

-Kuşlar kafayı yemez yoldaş dedi biri ardından..
Otur oturduğun yerde dedi yaşlı papağan...
Dönüp bakmak istedi..
Döndü de bakamadı...
Kolay dedi senin için o kafesin içinde konuşmak bilge papağan..
-Görmese de gözlerin ağzın laf yapar...
Lakin bak seni bir besleyenin var...
Oysa kör bir martıya hangi hıyar bakar?
-Sen martı değilsin artık,sadece körsün!!
Kör kuşlar martılar kadar saçmalamaz...

En son nereye konduğunu hatırlamaya çalıştı martı...

Kalabalık bir yerdi,türlü kuşlar vardı;
Neresi burası dedi Ne bu bağırtı?
Ne farkeder dedi bilge kuş beni bile görmeden kafeste sandın
Oysa şu an sen kafestesin bak yanıldın...
Karanlık içinde esirsin,
Ne farkeder,artık heryer bir senin için..

Düşündü martı kör olunca hak vermek kolay oluyormuş...

-Ama bilmek isterim neredeyim,bu zıvanadan çıkmış kalabalıkla n'ideyim?
Bana sorma kör martı ben de karanlıktayım,
Bu gürültü ondandır herkes zındanındadır..
-Neresidir burası ne yersin ne içersin ?
Burası kör kuşlar memleketi en azından biz öyle deriz.
Her yeni gelene de bu dersi veriririz..

Martı kör olmuştu sadece aptal değil,

Burası kör kuşların cehennemi mi?
Yoksa aptal kuşların cenneti mi?

İstanbul'da bir kör martı şimdi bunu çözecekti.....

Çarşamba, Şubat 03, 2010

Gece siyah laleler görünmez...

Ne uçan kuşları görürsün gece,
Ne de açan siyah laleleri,
Bütün renkler uykuya yatar,
Güneş kepenkleri açana dek,
Gözünü kapattığın ana kadardır dünyanın ömrü,
Uyandığın ana kadardır rüyanın hükmü,
Sevmeye kadardır nefret,
Nefrete kadardır sevgi...
Sadağında okun varsa atarsın ancak,
Kolun ne kadar güçlüyse menzilin de o kadardır..
İnancın kadar vurursun hedefi,
Hedefin kadarsa inancın..
Varlığını hissetmezsen yoksundur,
Yokluğunu hissediyorsan ,varsındır..
Sâbâ makamından bir ezan,
kuşların çalar saati,boğaz ayazında..
Ne elleri var ceplerine sokacak,
Ne cepleri var ellerini alacak..
Uçmak tek çare bir sovyet şilebinin bacasına
Tütsülemek kanadını hayatının kadınına..
Üşümez bizim gibi kuşlar,
Biz uçamayız kafamız bozulunca..
Şimdi rüzgarda sönen çakmak gibi,
Gazı tamam,taşı tamam bir tek nârı eksik lâkin,
Rüzgara geçmez hükmü ateşin..
Siyahleyin sadece sesi vardır kanatların,
Gece üstünü örter hazin hayatların...