Cumartesi, Ocak 28, 2017

Perde-siz



Kapı çalındı,
Görebilseydim eğer gözlerinizi, daha uzaklara bakabilmeyi öğrenebilirdim.
Yıldızlar kadar uzak demek mi gerek?
Yoksa yıldızlar kadar yakın mı demeli? kalbin atışını duymak için..
Göz kırpmalarınızın sesini bile duyabilirim oysa..
Yanınızda olsam..
Elleriniz orada olsa bitişik birbirine,
Ellerinizin sesini bile duyabilirim. 
İşte güneş doğuyor yine,
Belki görebileceğim gözlerinizi günün birinde kimbilir ?
Dinlediğim şarkılar kadar sessizlik var içimde..
Tutulası dilim hükmediyor elimdeki kaleme..
Fırtınalı bir denizde yol alıyor yüreğim sanki,
Görmek sizi bir deniz feneri..

Harfler uçuşuyor gökyüzünde bir tufan bir bora
yazdıklarınızı sesinizden duymak..
Ne hayalleri vardır insanın kimi bir parça ekmeğinin kabuğunu düşler uykusunda
kimi geniş bir alından sarkan bir tutam perçemi düşler..
Susuzluktur baştan ayağa insan derya içinde..
Hep olmayanlar pazarında beş kuruşsuz,
Hep varolmayan ülkeler atlasında bir bayrak
Hep zırdeliler arasında bir satranç tahtası..
Sustun tamam siz kanunu dinleyin,
Benim hükümsüz sözlerim var kendime bile isyan eden.

Nereden çıktı bu bulutlar ?
Jilet rengi ufuklar pare pare gemiler gibi
Üzerimize buz yağdıran bu bulutlar
Dondurmaz beni, gözler var aklımda..
Dünyanın en tevazu sahibi boynu 
O ince gülüş
O narin bakış
Bir tambur sesi
Ve çokca alkış..

Bir hayal namesi iner kalbime..
Sade, sessiz bir yakarış kalır dilimde..
Daim olan tek dua..
İçimde kim vardır bir bilebilsen...

Ve perde...






Hüseyni türkü