Çarşamba, Mayıs 06, 2015

Hisar-Bûselik


Hisar ! Buse ?

Yok hayır bizim boğazdaki hisarlardan bahsetmiyorum şimdi..
O hisarlar ki; şimdi erguvan renkteler..
Her yerden çıkar,coşar, tüter buram buram burçlarından, kimi Rumeli'den kimi Anadolu'dan..İmparatorluğun gelin telleri.

Hisar Buselik makamı derdimiz..

Hisar ayrı makam, Buselik ayrı..
Bir araya geldiklerinden mürekkep bir makam..
Eh ! Hisar ile Buse birleştiyse, fetholunmuştur artık en saklı gönül kaleleri.

Zekai Dede diye bir amca var..büyük adam ha ! 

Amca dediğime bakmayın sakın !
O birleştirmiş işte bu iki makamı..öyle derler..

"Makam" ne güzel kelime.. 

Yerleşir insanın önce diline sonra gönlüne.
En yüce makamdır sevgilinin yüreği. 
O sevgili ki; bazen vuslatı ile yakar yüreği bazen bir bakış ile alır aklını..

Neredeyse 300 yıldır bu makam dillerde..

Lale devrinin bahçelerinden, o zevk-ü sefa alemlerinden, ince yürekler, narin sedalardan günümüze akıp gelmiş; kalıcılıktan mı bahsetti biri?

Kimler gelmiş kimler geçmiş dünyadan..

Şimdi isimleri anılmayan kimlerin dudaklarından dökülmüş;
"Gönlüm heves-i zülf-i siyahkare düşürdüm"
yani der ki muhterem ; gönlümü hevesle saçlarının siyahına düşürdüm ey yâr...

Böyle bir şey işte.. Meraklısı olan, dinlemek isteyen salim bir kafa, sakin bir yürek ile dinlesin bu eseri..

Gönlümüz çoğu zaman aşılmaz hisarlarla çevrili.. 
Neden böyle? Neden bu kadar kapatmışız kapıları?
Belki o Truva atları sebeptir kimbilir?
Sayıp, güvenip içeri buyur ettiklerimizin açtıkları yaralar..
Eğer açılmışsa içinde o yara, sancısı aynıdır.
Sayısı önemli mi? Biri de bir, bini de..

İnsan talip olduysa bir şeye, sonuna kadar olmalı..
Göçmen kuşlar yarı yoldan dönmez, vazgeçip menzillerinden..
Talipsen eğer talebesin..
Öğreneceksin; neşeyi de kederi de şerbet gibi içeceksin.
Gönlünün istikametinde aklınla yürüyeceksin. "Bir varmış-bir yokmuş" olursun yoksa, masal olursun...

Düşünmek talip olmaktır..
Önce içine düşer bir bakış, bir duruş bir eda..
Sonra büyütürsün onu; ya o seni yakar ya sen onu..

Pişmeden olamaz...
Zaman gerek en büyük lezzetlere.. Sabır ister, emek ister, yürek ister. 
Talip olmak böyledir hep ister..
En sonunda alacağın yanında şu istenenler nedir ki?

Sahip oldukların ya da sahibi olduğunu sandıkların, gün gelir elinden uçar gider..
Sen kalırsın sadece, yüreğindekilerle başbaşa..
Yüreğindeki yanındaysa ne âlâ..
Talip olmak paylaşmaktır..
Ömrünü saklayamazsın kendine, eğer sahici talipsen..
Nasıl ki paylaşırsın suyunu aşını, kalbindekini paylaşmazsan öğrenemezsin.

Sevgiden yoğrulmuştur hayat, sevgiden yorulmamıştır..
Herşey aslına döner, sevgi de gerçek değerini bulunca bir gün elbet kendini bulur. 
İnancını kaybettiğin anda, bir tebessüme tutulur ve ona öyle sıkı tutunursun ki; Gelmiş geçmiş bütün hüzünlerini siler, atar bir dudağın kıvrımı, bir kirpiği ok...

Hisarların, sağlam kalelerin ardına sakladığın ürkek kalbin, bir daha kırılmaya dayanamayacak kadar parçalara bölünmüş o camdan yüreğin, tek bakışla erir...

Bütün kırık parçalar bir araya gelir, tekrar bütünleşirsin kristal parlaklığında..

Ve bir Buse..Hisarların arkasında...

Erguvan kokulu baharda..
Ulaşır sana ulaşılmaz rüzgarlarla..
Geçirir parmaklarını saçlarının arasına..
Bir boğaz vapurunda..
Hisar-Buselik bir şarkı çalmakta..

Dök zülfünü meydana gel.....











Hiç yorum yok: