Salı, Haziran 23, 2015

Yalın-ız


Bazen o kadar yalnız kalıyorum ki; içimdeki karanlık bütün evreni yutacak kadar büyüyor, güneş varmış gibi yapıyorum ve gözlerimi yumuyorum.


Hayır yalnız değilim kimsesiz şarkılar kadar, o eprik unutulmuş nota defterlerindeki...

Pekiyi beni kim dinleyecek ? bak bu gece sahildeki midye kabukları bile kaçmışlar...
Çay bardağı desen tam ağız yerinden çatlak...
Rakı şişesiyle zaten ayrıyız, başka dünyaların insanlarıyız..
Sokak köpekleri aç..Onlar da anlamaz beni..
Kediler hep uykusuz, kuşlar hep uçuk, karıncalar hep telaşlı, balıklar hep dipte, yıldızlar hep uzak, ay hep karanlık, güneş hep yakıcı, ozan hep dertli, şarkılar hep başkasına, 
Beşiktaş hep kendi derdinde...

Kim dinleyecek beni pekiyi?

Küçükken sesimi banda kaydeder, sonra dinleyip cevap verirdim, cevabı da kaydederdim.. böyle böyle karşılıklı konuşmaları uzun süre sürdürdüm tâ ki; Ayıyla kulübedeki avcının konuşmasını yanlışlıkla teybin içinde unutup herkesin dinlediği o meşum güne kadar..Sonrası mâlum..O da bitti...Kaset bitti, teyp bitti, hepsi gitti..
Pekiyi kim dinleyecek beni ?
Metal renkli şu gök mü? Sormadan ıslatan yağmur mu? pili bitmiş radyo mu? Kim?

Pekiyi ama a cahil-i bend....
Neden kim neden dinlesin seni?
Ne anlatacaksın?
Yaşadıklarını mı? Yaşamadıklarını mı? Umutlarını mı? Tenekeden aşklarını mı ? Ne anlatacaksın sen? 
Kim neden dinleyecek seni?

Herkes anlatma peşindeyken, dinlemek giderek lüks oluyor, basın vergiyi...
Açık ambalajında yavaş yavaş bayatlayan bisküvi gibi, sen de umutla hep yenmeyi bekleyeceksin böyle..
Hep birileri görsün, farketsin, tutsun ellerinden kaldırsın oturduğun yerden isteyeceksin..
İnsansın..Ama bunların hiçbiri sen yapmazsın !

Büyük beklentiler hep sana değil mi? Herkes kendi küçük akvaryumunda avlansın...Büyük balıklar hep bana kalsın ! Yer yer doymazsın...

Geceyi seviyorsan en uzun gece, gündüzden hoşnutsan en uzun gün senin olsun...
Herşeyin en iyisine layık bir tek kişi var çünkü değil mi? 
"Biz"...

Sessiz filmlerin anlamlı sonları olur..
Konuşmaya gerek duymayacak kadar net yaşanır herşey...
O kadar da net biter..
Bu filmlerin bile bir sesi vardır ve o sesi dinleyenleri...
Peki beni kim dinleyecek?

Çok matah şeyler anlatmasam da..içimde büyüyen bu laf kalabalığını kime boca edeceğim harf harf ?

Ya bu aşkı?
Ya bunu kime anlatacağım ?
Sahibinden satılık, el değemeden göz değemeden kullanılmış sıfır kilometre bu aşkı?
Ortaya bıraktım, hükümsüzdür...

Peki şimdi beni kim dinleyecek ?




Hiç yorum yok: