Salı, Nisan 21, 2015

Öz-lem



Sevdikçe özlenir, özlendikçe sevilir..

Sevginin içindedir özlem...
"Öz"lemek.. Kendinden bir parça hale getirmek yüreğini alanı..
"Öz"lemek yârin yolunu gözlemek..

Özledikçe anmak adını, geceler boyu, gündüzler eni...
Özlemek bir eli, bir dudağı, bir gözü özlemek değil..
Nasıl ki; özlemek bir hâldir..
Yârin her halini özlemek de işte böyle bir hâldir.
Hâlden hâle geçtikçe özlemek değişmez, mekan değiştikçe, uzaklaştıkça-yakınlaştıkça, gördükçe ya da görmedikçe özlem değişmez hep aynı kalır adı. Çoğu azı birdir eğer "öz"lediysen O'nu !

Sevginin elinden tutan için, elini tutmak-tutmamak çok da önemli değildir.
Yüreğini tuttuysan eğer sıkı sıkı, gözlerinin rengi kağıt üstünde yazsa ne olur? yazmasa ne?

Bütün koşturmaların, yorucu hayatın içinde "bir an" aklına gelip sadece "bir an" yüzünde gülümsemeye sebep olamayacak kadar o kısa "bir an" bile, içini rahatlatmaya yetiyorsa; gönül sevmeyi haketmiştir. 
Ya sevilmeyi? Onu bilemezsin...Seninle ilgili değildir sevilmek. Sevmenin karşılığı sevilmek değildir. Eğer öyleyse gerçek sevgi bu değildir. Sevginin karşılığı olmaz çünkü, değer biçilemez buna. Bir ölçü birimi yoktur sevdanın paha biçilemeyen bir elmas değildir sevgi...
Sevginin ölçülemez tek bir değeri vardır o da "özlem"

İkinci ismidir özlem sevdanın !

Ruhunu terbiye eden, içinde koşan sahipsiz yılkı atlarını ehlileştiren bir öğretmendir özlem.
Düşünmek bile yakarken içini, düşündüğünü yazdıracak kadar bir kor ateştir..
Kelimelerin gerçek sahibidir o, ruhunu ele geçirmiş melek, uçsuz kanatlarıyla sarıp sarmaladığı herkes gibi seni sarmasa da, varlığına iman etmiştir gönül..ve sırf bu yüzden gün ışığı gülümsemelerini uzaktan ezberine alırsın kazırcasına. 
Dokunsan gülüverecek ağlamaları hep içinde yaşatırsın. 

Sokaklarda nâra atma vakitlerinde bir zamanlar; tuzsuz deli bekir adamlar gibi gecenin en dip saatlerinde, gecenin gerçek sahibine yüz vurup, ıssızca susarsın imkan olsa ayaklarının dibinde..
Bütün kırılgan yüreklerin tek ilacı vardır oysa; kırmamak...

Narin bir gelinciği nasıl ki koparamazsın dalından, kıyamazsın boynunu bükmesine, kırmızı elbisesine nasıl ki sadece sevgiyle bakabilirsin, işte öyle sevmelisin, sakince..
Yolun kenarında tek başına açmış, hassas ama isyankâr, narin ama güçlü, tek başına ama dimdik kalmış, ruhundaki isyanın rengi kırmızı elbiseleriyle gerçek bir kardelenden daha güçlüdür belki Gelincik...

Özlem yârin ikinci adıdır.

Yazdıran O'dur satırları; dünya görsün diye ateş denizinden yükselen alevlerini..
Dua olur bazen dudağında, bazen bir türkü, bazen bir ıslık olur bazen bir tebessüm gözlerin en ırağında..

Bir demet çiçek anlatamaz derdini özlem boynunu bükmedikçe..
Sevdanın ellerinden tutmak marifet değil, gözleri değmedikçe...







Hiç yorum yok: